Haberin yayım tarihi
2010-05-15
Haberin bulunduğu kategoriler

Kimlik mi Önemli, Kişilik mi?

Belli bir süredir, herkesin ağzında varsa yoksa tek kelime : Kimlik te kimlik…


Önce, herşeyini kendisine borçlu olan bir bakanı ağzıyla Sarkozy başlattı, kimlik tartışmasını.


Tartış başladı başlamasına, ama başlar başlamaz da kendi ellerinde patladı tabir caizse !


Zira, bu kötü niyetli sözün arkasında saklanan girişime kanmadı.


Bu etnik temizliğin bir habercisi olabilir miydi ?


Fransa'nın böyle bir anlamsızlığa ihtiyacı olabilir miydi ?


Fransa'nın büyüklüğü tarihinde böyle bir olay yaşanmamış olmasından kaynaklanmıyor muydu ?


***
Yoksa Avrupa'da bir ırkçılık hortlaması mı yaşanıyordu ?


Kriz ile birlikte ırkçılık salgını Fransa'ya da mı ulaşmıştı ?


Bir Fransa cumhurbaşkanına bu tür düşünce yakışıyor muydu ?


Bu saçmalığa ilk karşı çıkan ise yine küçük Belçika'nın bir Flaman siyasetçisi olan Guy Verhofstadt oldu.


Günümüz dünyasının çok kültürlü, ve hatta daha da ileri bir karmaşıklıkta, olduğunu ve bu saçmalığa son verilmesi gerektiğini haykırdı.


Guy Verhofstadt'ın bu çıkışına ilk tepki Belçika'daki milliyetçilik konusu uzmanı küçük  Bart'tan (De Wever) geldi.


Kendisi bir tarih öğretmeni de olan aslan yavrusu içerledi ve pençesini anında gösterdi…


Şaşılacak bir durum olmadığından kimse şaşırmadı, zira kendisinden beklenen yapması gerekeni yapmıştı.


Ekonomik krizin etkilerini iyice hisseden Flamanya'da oy avcılığı kolay yapılmıyordu…


Fişeğe mutlaka milliyetçilik barutu konulmazsa atışlar inandırıcı gelmiyordu sanki…


***


Geçenlerde de yazdığım gibi, insanların, ve özellikle de gençlerin, derdi iş-aş-eş.


Herkes gününü kurtarma telaşında, geleceğini hazırlama sevdasında !


Daha önce birçok bakanlık görevleri de yapan deneyımli bir siyaset adamı olan Macar asıllı Fransa Cumhurbaşkanı bunları bilmiyor olamaz.


Peki o zaman, derdi, amacı, gayesi ne ?


İnsanların kutsal duygu ve inançları ile oynayarak siyaset yapmayı neden yakıştırıyorlar kendilerine ?


Flamanlar kendilerini Flamanya'ya hapsederlerse mi daha mutlu ve müreffeh olacaklar ?


Eğer gerçek niyetleri buysa Brüksel Bölgesini derhal serbest, özgür bıraksınlar…


Kendi bölgelerinde çalışsınlar…


Brüksel'de çalışıp gelir vergilerini Flamanya'ya yatırmasınlar.


***
Valon Bölgesinde büyük sürpriz ise hiç beklenmedik yerden geldi…


O sakin, o ılımlı, o güleryüzlü sosyalist Valonya Başbakanı Rudy Demotte da Valon kimliği üzerine eğinilmesi gerektiğini söyleyiverdi…


Haydaaa, ayıkla pirincin taşını !


Hatta o kadar ileri gitti ki, mevcut Anayasa'da Valon Bölgesi olarak geçen yönettiği bölgenin adının resmen Valonya konulmasını bile istedi…


***
Nedir bu önemli şahsiyetlerin derdi ?


***
Ya ben, Türkiye'de doğan, on yedi sene Türkiye'de yaşadıktan sonra Belçika'ya gelen, 43 senedir Belçika'da yaşayan, Belçika'da lise ve üniversite okuyan, 30 yıldır bilffil çalışan ve tıkır tıkır aidatlarını ve vergilerini ödeyen, adli sicili tertemiz, hem Türk hem Belçika vatandaşı, islam dinine mensup, Belçika'da doğmuş iki çocuk babası, mal sahibi, mülk sahibi, Allah'a bir tek can borcu olan, Türkçe ve Fransızca dillerini çok iyi, bazı dilleri de şöyle böyle bilen ; Valon veya Flaman olmayıp, Brüksellilik iddiasında olan ben kimim ?


Doğarken seçmediğim hiçbir özelliğimle öğünmüyorum.


Kendimle barışığım ve kimseyi küçük görmüyorum.


1966 yılında Belçika'ya gelen rahmetli babacığım göçmen kuş gibi uçarak gelmedi.


Dünya kapitalist sisteminin yarattığı adaletsizlikler sonucu savrulduk, geldik.


Ayrı düştük doğduğumuz, büyüdüğümüz ve hâlâ sevdiğimiz o topraklara !


***


Evet, Belçika vatandaşı olmama rağmen ne Flamanım, ne de Valon.


Brüksel'de yaşıyorum, Brüksel'i seviyorum, Brükselliyim.


Brüksel'de yaşayan, Brüksel'i seven, değişik kökenlerden gelen tüm Brükselliler gibi.


Berlin Duvarı yıkıldı, iki tarafın Almanları birbirine kavuştu.


Peki Belçika'daki "Dil Duvarı" ayıbına nasıl katlanıyorsunuz ?


İnsanları konuştuğu dile göre ayırmaya utanmıyor musunuz ?


Brüksel'de öğrenciler ilkokul-ortaokul-lise çağında niye iki dili de öğrenmeye zorlanmıyorlar ?


Aynı dili konuşmak değil, aynı niyeti taşımak önemli olan.


Sizin niyetiniz üzüm yemek mi, bağcıyı döğmek mi ?


Yapay sorunlar yaratıp, bunları çözmeye uğraşır gibi davranmanın adı ne zamandan beri politika oldu ?


***


Anlasanız da, anlamasanız da, sevseniz de, sevmeseniz de, herkes gibi, ben de, bir bireyim.


Anama, babam, doğduğum yer, olduğum yer, herşeyim belli…


İstatistiki bilgi olarak Devletin bilgibakasında kayıtlarım var.


Bu ülkenin yasalarının emrettiği herşeye, beğenmesem de, uyuyorum.


Cüzdanımda bir kimlik taşıdığıma göre, elbette bir kimlik sahibiyim.


Ama benim kimliğim tekil, üniformalı değil ; çoğul, insancıl ve evrensel…


Hiçbir kimlik bir dile, bir tarihe, bir dine indirgenemez.


Etkileşim süreci sonunda, istesem de istemesem de, hoşunuza gitse de gitmese de, biraz ondan biraz bundanım.


O nedenle herkes bir değerdir, bir hazinedir.


***
Sonuç olarak, demek istediğim şu ki, cüzdanınızda taşıdığınız kimlik belgesinin bana göre hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.


O belge adli ve idari makamlar için gereklidir.


Benim için önemli olan kişiliktir.


Değişik ve değişken etkenlerin hedefi halindeki kişilik esrarengiz süreçlerden geçer.


Ortaya çıkan ve sizin karşınızda duran sonucu seversiniz veya sevmezsiniz.


Ama şu veya bu nedenle sevmiyorum diye insanları yok edemezsiniz.


Allah'ın verdiği canı alamazsınız.


Alırsanız medeniyetten, insaniyetten uzaklaşırsınız.


Bir asgari müşterek olarak benzerliklerimizi belirleyip, katılımcı bir demokrasi kapsamında ortak çözümler üretmeliyiz.


Dil ağırlıklı kaliteli eğitimden başlayarak.


Sevgi, saygı, samimiyet içeren sohbetlerde buluşmak adına…


 


Yakup Yurt ©


Brüksel, 14 Mayıs 2010


yurtyakup@gmail.com


 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.