Türkiye-İsrail arasından yaşanan son nahoş diplomatik olay yıllar önce okuduğum ve ana hatlarıyla aklımdan hiç çıkmayan bir kitabı anımsattı bana...
Köşe yazılarını büyük bir zevk ve yararla okumaya devam ettiğim, Allah uzun ömür bahşetsin, 22 Haziran 1927 doğumlu, eski milletvekili, büyük edebiyat üstadı Çetin Altan'ın
ilk kez 1971 de Bilgi Yayınevi tarafından basılan, 425 sayfalık "Ben Milletvekiliyken" başlıklı anı kitabını...
Bu başlık Çetin Altan üstadın 1965-1969 yılları arasında geçen milletvekilliği hatıralarını anlattığı muhteşem eserin başlığıdır.
Edebiyat ve mizah karışımı nefis ve sade bir Türkçe ile T.B.M.M. çatısı altında yaşanan gerçekleri anlatır.
1965 seçimlerinde % 3 oy alarak T.B.M.M.ne 15 milletvekili göndermeyi başatan Türkiye İşçi Partisi (TİP) düşünce özgürlüğünden, meşhur 141 ve 142. Maddelerin iptalinden yana, NATO ve Ortak Pazar'a karşıydı.
Çok iyi bir hatip olan Çetin Altan Meclis kürsüsünden ateşli konuşmalar yapıyor ve sağcı iktidar partisi milletvekillerini çileden çıkartıyordu.
Çetin Altan ne zaman kürsüye gelse, konuşma yapsa, "komünistler konuşamaz" ilkesinden hareketle gürültü, patırtı, fiziki saldırı ile susturuluyordu...
Hatta bir defasında Meclis çatısı altında silahlı saldırıya maruz kalmış ve tesadüfen ölmemişti...
O sinirli ve gergin ortamda "Bu Meclis çatısı altındaki milletvekillerinin yarısı eşşekoğlu eşşektir" deyince şimşekleri üzerine çekmişti.
Hakarete uğrayan milletvekilleri Meclis Başkanına itirazda bulunmuş ve hakaretçi Çetin Altan'ın tekrar kürsüye gelerek özür dilemesini sağlamışlardı.
Bu amaçla tekrar kürsüye gelen Çetin Altan : "Özür dilerim. Sözümü geri alıyorum. Bu Meclis çatısı altındaki milletvekillerinin yarısı eşşekoğlu eşşek değildir" demiş ve Meclis Başkanının sinirlenmesine sebep olmuştu.
Sinirlenen Meclis Başkanı : "Sayın Altan, Yaptığınız kurnazlıktan ibaret. Aynı şeyi tersinden söylemiş olmuyor musunuz? Beni kızdırmayın. Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz? Bakın, ben sizden yüksekte bulunuyorum" deyinde, Çetin Altan'dan o tarihi replik anında gelmiştir...
"Sayın Başkan, sizin benden iki basamak yukarıda olmanız bir marangozluk hatasıdır."
İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısının kabul ettiği T.C.Büyükelçisine layık gördüğü o kaba davranışı da bu kapsamda değerlendirdim.
Zira bir erdem olan özür dilemek ile "tükürdüğünü yalamak" eş anlamlı olmasa gerek...
Bütün alçaklıklar marangozluk hatalarından kaynaklansaydı barışa daha yakın olurduk herhalde...
Yakup Yurt (c)
Brüksel, 14 Ocak 2010