Haberin yayım tarihi
2010-10-25
Haberin bulunduğu kategoriler

PARLEZ-VOUS FRANÇAİS ?

1963-1964 dersyılında Gemlik Ortaokulu'nu bitirdim.


O tarihte Gemlik'te lise yoktu ve ortaokulda da Fransızca dışından yabancı dil dersi yoktu.


Ama öğretmenlerimiz gerçekten kaliteliydi.


Söylemesi ayıp döve döve öğretirlerdi.


O dönem «eti senin kemiği benim» yönteminin geçerli olduğu günlerdi.


Sınıf geçmek kolay değildi.


Çalışmak ve hak etmek gerekiyordu.


Birinci sınıftaki Fransızca öğretmenin Refet hanım, diğer iki sınıftaki Fransızca öğretmenim Süreyya hanımdı.


İkisi de son derece bilgili, asil ve saygıdeğer insanlardı.


***


Lise okumak için en yakın vilayete gitmek gerekiyordu.


Rahmetli babam beni 1964-1965 dersyılında Bursa Erkek Lisesi'ne yatılı verdi.


Lisede yabancı dil olarak Almanca, İngilizce ve Fransızca vardı.


Doğal olarak her öğrenci ortaokuldaki yabancı dilini seçti ; ben de Fransızca'yı...


Fransızca hocamız silgi anlamına gelen «torşon» lakaplı Salim bey idi.


Kara tahtayı önlüğünün koluyla siler, üçüncü sigarası içerdi.


Salim bey Paris'te on yıl yaşamış, Fransızca dilini çok iyi bilen ve öğreten, Fransızca'nın piri, adalet timsali bir insandı.


Tüm ögrencilerini evladı gibi severdi.


66 kişilik sınıfta Fransızca dersinden geçer not alabilen 12 kişiydik.


Birinci sınıfta 10 üzerinden 4 puan ile bütünlemeye kalmış, bütün yaz saati 7 buçuk liradan özel ders almış, bütünlemede 5 alarak sınıf geçmiştim.


Hocamın  sınavdan sonra «Yavrum, sen bundan sonra kendi yağınla kavrulursun» sözünü hiç unutmam...


***


Fransızca'da kısa ve basit cümlelerle kendimizi ifade edebiliyor, o zamanki haftalık bir gençlik dergisinden adreslerini bulduğumuz Fransız kızlarıyla mektuplaşıyorduk.


Ben Nicole isminde Paris'li bir kız ile mektuplaşıyordum.


Yanılmıyorsam üçüncü mektuptan sonra vesikalık bir fotoğrafını da göndermişti.


«Je t'aime» diyerek ilanı aşk edip etmediğimi tam hatırlamıyorum.


Nicole hatalarımı düzeltiyor, günden güne daha iyiye gidiyordum.


***


Sonra, 1966 yılında, rahmetli babam işçi olarak Belçika'ya göç etti.


24 Ekim 1967 günü ise rahmetlinin zorlaması sonucunda ben de Belçika'ya geldim.


Liège kentinde Athénée Royal de Liège 2'ye yatılı serbest öğrenci olarak kaydoldum.


Neşeli ve güleryüzlü insanların yaşadığı Liège'e kuzeyin Paris'i derler.


Belki de içinde geçen La Meuse nehrinden dolayı.


Paris'teki La Seine nehri gibi.


Liège Fransızca'sının hoş bir şivesi vardır.


Paris'teki mektuplaşma arkadaşım Nicole ile yazışmaya Liège'den devam ettim.


Aradan iki veya üç ay geçti, ikinci veya üçüncü mektubuma cevap alamadım.


Israrla niye cevap vermediğini, yazışmayı niye bıraktığını sordum.


Gelen son birkaç satır zaferimi belgeliyordu adeta.


«Sana cevap vermiyorum, zira Belçika'ya geldiğinden beri mektupları kendin yazmıyor, başkalarına yazdırıyorsun» diyordu.


Belli ki hata yapmamamı veya kısa sürede o denli ilerlememi kabullenememişti.


Dediğini yaptı ve bir daha yazmadı.


İzini kaybettim, hayatımdan silindi...


***


Dün, yani 24 Ekim 2010 günü, Belçika'da 43 yılımı tamamladığım gündü.


İki yıl Fransız filolojisi okuduktan sonra,  Louvain Katolik Üniversitesi İletişim Fakültesinden 1979 yılında mezun oldum.


1981 yılından beri Brüksel Asliye Mahkemesi ve T.C.Brüksel Başkonsolusluğu nezdinde Türkçe ve Fransızca dillerinde yeminli tercümanlık yapıyorum.


Hobilerim arasında şiir çevirisi önemli bir yere sahip.


Öğrenme yolunun inatçı ve sabırlı bir yolcusuyum.


Allah öncelikle hocalarımdan olmak üzere, bana bir kelime öğreten herkesten, razı olsun!


Annemi ve rahmetli babamı şükranla anıyorum.


 


Yakup Yurt (c)


Brüksel, 25 Ekim 2010


yurtyakup@gmail.com


 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.