Popüler Parti her geçen gün eriyor ve yaşayıp yaşamayacağı merak konusu.
Mischaël Modrikamen ve Rudy Aernoudt 26 Nisan 2009 tarihinde kendi ifadeleriyle PP adını verdikleri «tabusuz bir parti» kurdular.
Valon iş avukatı ve Flaman siyasetçi dikkat çeken bir programla ortaya çıktılar.
Sıfır tolerans temelli hızlı ve etkili bir adalet, daha adil bir vergi sistemi ve denetime tabi bir göç, yani yabancılar politikası.
Bu programla 13 Haziran 2010 seçimlerine katılan parti oyların sadece % 1,29 unu almasına rağmen Laurent Louis isminde bir milletvekili çıkarmayı başardı.
Fakat bu genç milletvekili geçen Ağustos ayı sonlarında kendi Facebook sayfasında Nicolas Sarkozy'nin Romanları sınırdışı etme politikasına destek verdi.
Biraz da ırkçılık kokan bir şekilde...
Zira ilgili beyanında «Romanların yaşamak için hırsızlık yapmak veya bir takım dolaplar çevirmek zorunda oldukları aşikar» türünden sözler sarf etti.
Rudy Aernoudt bu beyana derhal tavır ve mesafe koydu.
Bu tavır eşbaşkana pahalıya mal oldu, zira üç gün sonra partiden uzaklaştırıldı.
Hemen akabinde PP üyeleri partinin tek başkanlı olacağına karar verdiler ve Modrikamen üyelerin % 67,3 ünün desteğini aldı.
Böylece iki başlı ejdarha sistemi bitmiş oldu.
Aernoudt sayfası kapandıktan sonra, parti kısa bir dönem sükûnete büründü.
Bu sükûneti tek milletvekili Laurent Louis'nin kâh puanlı ehliyet sistemi, kâh bazı özel hallerde ölüm cezasının gerekliliği konusundaki beyanları bozdu.
En son polemik konusu ise milletvekilinin parlamentodaki ataşesi bayan Sophie Collignon'a uyguladığı iddia edilen taciz suçlamasıydı.
Diğer yandan, sayın milletvekili partisinin MYK'sına altı sayfalık bir mektup yazarak kurucu başkanla düştüğü fikir ayrılıkları nedeniyle kendi partisinden ayrılmakla tehdit etti.
Mischaël Modrikamen açısından bardak taşmak üzere olmalıydı ve PP'nin milletvekilini ihraç etmesi konuşulmaya başlandı.
Çünkü, Le Soir gazetesinin ifadesiyle «çok uzun zamandan beri partisinin kâbusu» olmuştu.
Fakat beklenen olmadı.
Zira MYK toplantısı ardından PP Laurent Louis'ye olan güvenini tazeledi.
Halbuki, Laurent Louis kendisi için çalışmayı bırakan ve hakkında iftira kampanyası başlatan ataşesi hakkında basın aracılığı ile yeni bir bildiri yayınladı ve suç duyurusunda bulundu.
İşin garibi PP başkanlığı da bu bildiriyi destekliyordu.
Bu suç duyurusundan sonra, popüler partinin başkanı ve başkan yardımcısı rivayete göre kendisine bir sözleşme imzalatmaya çalışmışlar.
Kampanyaya son vermesi ve Sophie Collignon'nun İş Mahkemesi Savcılığına taciz suçlamasıyla verdiği suç duyurusundan feragat etmesi koşuluyla.
Bu uygulamayı «skandal ve kabul edilemez» olarak nitelendiren Laurent Louis haklarını savunmak üzere bir avukat tuttu.
Bu Perşembe sabahı istifa sırası Popüler Parti Gençlik Kolları başkanı Jérôme Munier'ye gelmişti.
Onun gerekçesi ise son haftalarda partiyi sarsan «muhtelif olaylardı.»
Evli milletvekilinin aşık olduğu yardımcısına gönderdiği «duygu yüklü» romantik sözlerden oluşan SMS mesajları günlük ulusal basın sayfalarında yer almaya başladı.
Ertesi gün olağanüstü toplanan parti yönetimi sahip olduğu tek milletvekili Laurent Louis'yi partiden ihraç ettiğini açıkladı.
Peki şimdi Popüler Parti'den geriye ne kaldı?
Parti bütünlüğünü nasıl koruyacak?
Etrafını boşaltan Mischaël Modrikamen PP'yi bir program etrafında toplayıp gelecek seçimlere sokabilecek mi?
Bakalım liberal parti başkanlığına yeni seçilen ve 14 Şubat günü görevini devralacak olan Charles Michel'in MR'i ile Mischaël Modrikamen'in PP'si arasında bir yakınlaşma yaşanacak mı?
Önümüzdeki haftalar yeni gelişmelere gebe...
Yakup Yurt (c)
Brüksel, 01 Şubat 2011