Haberin yayım tarihi
2006-06-14
Haberin bulunduğu kategoriler

Güzel Türkçe'miz yozlaştırılıyor/Zeki Yalçın

Şu fani dünya saâdetleri içinde hiçbir şey, aziz Türk çocuklarına Türk dilini öğretmek kadar güzel hizmet değildir.
 
Vatan çocuklarına bir milletin yarattığı ve yaşattı­ğı dili, bütün güzellikleri, incelikleri, yücelikleri ve güzel sesleriyle öğretmek...
Onları, böyle bir dilin sihirli ifadelerine yükselterek; her an, daha çok duyan, düşünen, anlayan ve yara­tan insanlar olarak yetiştirmek...
 
Dilin, böylesine tılsımlı vasıta olduğunu bilmek ve bütün bunları, bilerek, severek yapmak...
 
Burada cesaretle söyleyebilirim ki yeryüzünde nice insan, böyle büyük bir sanatın, böyle şerefli bir hizmetin vazifelisi olduğunu düşünmemiştir. Çünkü bilindiği ve zannedildiği gibi, bu güzel hizmet, yalnız dil ve edebi­yat hocalarının vazifesi değildir. Muallimler, hangi dersin hocası olurlarsa olsunlar, Türk çocuklarına her şeyden çok Türkçe'yi öğretecek, onlara, anadillerinin ses ve söz güzelliklerinden, ifade ve mana zenginliklerinden güfteler ve besteler vereceklerdir. Öğretmen değil de anne ve baba iseniz, abla ve ağabey iseniz, bu sizin daha sevgili vazifenizdir. Yavrularınıza, sözlerini halk dehasının yarattığı ve bestesi yine halk sanatından yükselen ninniler söylemekten başlayarak, öğreteceğiniz en güzel şey, Türkçe'dir.
Aradaki fark, bunu bilmekte ve bunu Türkçe'nin bü­tün incelik ve güzelliklerini benimseyerek, zevkle ve ül­kü ile yapmaktadır.
Çünkü diller, milletlerin en aziz, en tılsımlı, en kıymetli servetleridir. Çünkü dillerin bir ses güzelliği ile dalgalanıp bir duyurma, anlatma ve inandırma gücün ulaşmaları, kısa zamanda olmamıştır.
 
Çünkü yeryüzünde diller kadar millet fertlerini bir­birlerine bağlayan, onlara birbirlerini sevip anlamakta, hele sevgilerini dile getirmekte aziz yardımcı olan başka kuvvet mevcut değildir.
Bir tarih boyunca ordu ordu insanları, savaş meydanlarından geçirerek, zafere, gazi veya şehit olmaya koşturan cihangirler, büyük başarılarını, birçok da, sa­vaşçılara duyurabildikleri hitabet dilinin büyüleyici güzelliğiyle kazandılar.
 
Bizim tarihimizde: Bu denizler, bu ırmaklar bize yetmez! Daha deniz, daha ırmak istiyoruz! Yurdumuzu öylesine büyültelim ki gök kubbesi ona çadır, güneş de bayrak olsun! diyen Oğuz Han; yine böyle bir hitabeyle, kendisine isyan etmiş bir orduya Çaldıran gibi zafer kazandıran Yavuz Sultan Selim ve daha nice cihangirler, tarihi zaferlerini, birçok da, kütlelere söz söyleyişlerindeki inandırıcı lisana borçludurlar.


Ve işte yozlaşan Türkçe'mizi anlatan Osman Bey'in hikayesi.
 
Osman Bey sabah saat 7.00'de Casio masa saatinin alarmıyla gözlerini açtı
Puffy marka yorganını kaldırdı.
Hugo Boss pijamalarını çıkarıp, Adidas terliklerini giydi..
WC'ye uğradıktan sonra banyoya geçti.
Claer şampuan ve Protex sabunuyla duşunu aldı.
Colgate ile dişlerini fırçaladı.
Rowenta ile saçlarını kuruttu.
Bills gömleğini ve Pierre Carden takımını giydi.
Lipton çayını içti.
Sony televizyonda medya haberlerini ve flash haberleri izledi.
Citizen kol saatine baktı.
Aile fertlerine Çav deyip, Hyundai marka otomobiline bindi.
Blaupunkt radyosunu açarak, rock müziği buldu.
Ağzına bir Polo şeker attı.
Şehrin göbeğindeki Mega Center'deki ofisine varınca, Fujitsu-Siemens bilgisayarını çalıştırdı.
Microsoft Exel'e girdi.
Ofisboy'dan Nescafe'sini istedi.
Saat 10.00'a doğru açlığını yatıştırmak için Grissini yedi.
Öğlen Wimpy's Fast Food Cafeterya ya gitti.
Ayaküstü, Coca-Cola ve Hamburgeri mideye indirdi.
Camel sigarasını Zippo çakmağı ile yakıp Star gazetesini karıştırdı.
Akşam üzeri iç çıkışı İmage–Bar'a uğrayıp JB'sini yudumladı.
Sonra köşedeki Shopping-Center'e uğradı.
Eşinin sipariş ettiği Persil Supra deterjan, Ace çamaşır suyu, Palmolive şampuan, Gala tuvalet kağıdı, Sprite gazoz, ve Johnson kolonyayı alarak kasaya yanaştı.
Bonus kartıyla faturayı ödedi.
Hafta sonu eşi Münevver ile Galleria'ya giden Osman Bey, Showroom'ları dolaşıp Kinetix ayakkabı, Lee Cooper Blue-Jaen satın aldı.
Akşam evde bir gazetenin TV Guide'e göz atan osman Bey, kanallar arasında zapping yaparak, First Class, Top Sectet, Paparazzi gibi programlar izledi.
Aynı anda Outdoor dergisini karıştırdı.
Saat 22.00 ye doğru Show'da Türk dili üzerine panel başladı.
Uykusu gelen Osman Bey, televizyonu kapatıp yatak odasına geçerken, kendini mutlu hissetti
"Ne mutlu Türküm diyene" diye gerindi.
Ve uyudu.
Hala da uyuyor.
Ne zaman uyanacağı ise belli değil..




 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.