Trt’de haberi, yorumu sevmiyorum,

Ama dokümanterler çok kaliteli...

Tarihi gerçekler, fiziki mekanlar şahit olduğundan mıdır nedir, çarpıtılamıyor!

İzlediğim; "Tarihin izinde" adlı dokümanter.

Süleymaniye camii,

Mimar Sinan,

Kanuni devri ,+ -1550...

Bunları zaten biliyorsunuz..

Paylaşmak istediğim küçük bir detay :

Camide, aydınlatma için kullanılan kandillerin çıkardığı isler için,

İs odası kurulmuş ki, cami içindeki tarihi ihtişam zarar görmesin..

İs odasının içinde, menfezler yapılmış,

Güzelce gizlenmiş, perdelenmiş, görülmüyor bile..

Zamanla bu menfezlerin içleri kurum bağlayınca,

Mala ile kazınır temizlenirmiş...

Buraya kadar herşey normal diyeceksiniz...

Bu temizlenen kurumlar,

Deri torbalara doldurulur,

Surre alaylarıyla, hacca giden develerin boynuna asılırmış...

Aylarca, devenin boynunda, kutsal mekanları dolaşıp dönen kurumlar,

Mürekkep olurmuş.

Bu mürekkeplerle de Kuran-ı Kerim yazılırmış..

Şu inceliğe bir bakın !

Saygıya sevgiye bir bakın.

Kutsala olan hürmete bakın.

Çevreye olan ilgiye bakın..

Bakın da bakın..

Kelleyi iki elimin arasına alıp düşünüyorum.

Ya Rabbi; bu ne büyük nimet, ne büyük miras..

Ne büyük Ecdat!

Layık olmayı nasip eyle diye dua ederken,

Günümüze dönüp bakıyorum TV’lere....;

Sesim kısılıyor, mahcup oluyorum..

Hepsini toplasan doldursan bir ayakkabı kutusuna,

Ne eti yenir, ne sütü içilir,

Nede koysan torbaya, assan devenin boynuna,

Mürekkebi olur...

Gene de dönelim Mevlamız’a,

Ne eylerse o eyler, güzel eyler,

İnşallah yüzümüze güler...

Güler de döneriz özümüze,

Dikkat ederiz ağzımızdan çıkan sözümüze,

Kalın sağlıcakla, iyi ki varsınız..

Zeki Yalçın/Belçika