Haberin yayım tarihi
2009-12-02
Haberin bulunduğu kategoriler

İfâde-i meram

Merhaba Gündem okurları,
 
Öncelikle başlığı açıklamakla başlıyalım yazımıza, ifâde-i meram ne demek? Kısaca açıklıyalım; maksadını veya isteğini anlatmak demek.
 
İnsanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşa denir ya hani, bu herzaman öyle olmuyor. İnsandan insana değişir bu. Kimisi isteğini, duygusunu veya meramını söylerek ifade eder, kimisi hal ve hareketleriyle bunu yansıtmaya çalışır. Kimisi insanın gözünün içine bakarak anlatır, kimisi bir şarkının melodisine işler, kimisi bir şiirin mısralarına nakşeder ve kimisi de sadece gözlerini kaçırarak, boynunu bükerek yansıtmaya çalışır isteğini, arzusunu, duygusunu.
 
Anlatmak da zorluk çekmiyoruz genellikle, anlamakta çekiyoruz zorluğu. Karşınızdaki sizinle aynı yordamı paylaşmıyorsa, sizin ifade şeklinizi çözemiyorsa, zamane anlatımla 'aynı frekansta'değilse, bir türlü anlaşılamıyorsunuz. Siz ondan sonra istediğiniz kadar ifade etmeye çalışın, fayda etmez.
 
Bu çeşitli ifâde-i meramlardan birisi şiir demiştik. Şiir, mecazi anlamda cümlelerle, kelimelerle duyguları belli bir estetiğin içinde anlatmaktır, aktarmaktır. Size böyle bir ifâde-i meramın en estetik şekillerinden birini, bir şiiri, örnek göstermek istiyorum. Usta şair Serdar Tuncer'in "Sen İstanbul Kokardın" isimli şiirinin ilk kıtası;
 
Martıların gözlerinden dinledim
İstanbul'un boğazı yanmış dün gece
Yıldızlar şahitlik etmiş, güya suçlu benmişim
Oysa can, yemin olsun yanağımdan süzülen denize
Ben bu şehre yüreğimi içirmedim 
 
Şair burda 5 mısrayla ne demek istiyor? Sadece iki kelime; yüreğim yanıyor. Evet, sadece iki kelime ifade etmek için tam 5 satır yazıyor. İşte bu mecazi anlatıma ve bir ifade-i merama en güzel örneklerden biri. Diyeceksiniz ki yahu bukadar söze ne hacet, hemen söylese ya olmaz mı? Başta dedik ya, her insanın kendini ifade etme şekli bir başka. Şairler böyledir işte, direk yüze söyleyemez duygularını, onu süsler, püsler bir şekile sokar ve sunar. Artık o paketinden çıkarıp, içindekinden faydalanmak okuyucuya, dinleyiciye, ifadesini yaptığı kişiye kalır. Eğer o kişi yazanın, söyleyenin, o paketi gönderenin dilinden anlıyorsa o paketten, sözlerden çok şey çıkarabilir. Yok anlamıyorsa, ozaman ya anlamaya çalışacak ve o ifade-i meram şeklini öğrenecek veya o paketi olduğu yerde bırakıp ondan istifade edemiyecek.
 
Nerden geldik böyle bir konuya? Duydunuzmu bilmiyorum ama yakında artık geleneksel hale gelen ve inşallah ileriki yıllarda hep tekrarlanıcak olan Belçika Türk Dernekler Birliği'nin düzenlediği Şiir ve Edebiyat Gecesi var yine. Geçmiş iki bölümünde konuklar tarafından büyük beğeni toplayan bu organize, insanlarımıza dilimizin ve edebiyatımızın önemini aktarmak için, en güzel örneklerini kaliteli bir şekilde sunmak için büyük çaba sarf etmekte. Umarım bu geceyi kaçırmassınız. Kaybedecek hiç bir şeyiniz yok, sadece kazanabileceğiniz şeyler var bu gecede. 20 aralık 2009'u ajandanızda bu geceye ayırın.
 
Ufuk Demirsoy
ufuk.demirsoy@gmail.com
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.