Haberin yayım tarihi
2009-12-10
Haberin bulunduğu kategoriler

Laçiner:'Türkiye'nin Sinir Uçlarıyla Oynuyorlar'

* PKK, DEMOKRATİK AÇILIMI İŞGAL ETMEK İSTİYOR

Doç. Dr. Sedat Laçiner: "Açık bir provokasyon var. Yani şimdi PKK'nın her şeyden önce bu demokratik açılımdan memnun olmadığını görüyoruz. PKK, bunu kendisini bitirme hamlesi olarak değerlendirdi. Ve bir karşı hamle ile cevap veriyor buna. Bunun dışında da mümkünse demokratik açılımı işgal etmek istiyorlar. Ve bunu PKK ile bir pazarlık haline dönüştürmek istiyorlar.

Sokakları hareketlendirdiler. Kırsalda da saldırılar yaparak Türkiye'nin sinir uçlarıyla oynamış oluyorlar. Böylece insanların tahammülleri bitecek. Belli politikalardan vazgeçecekler. Reaksiyonel bir Türkiye, refleks gösteren bir Türkiye isteniyor. Düşünerek, taşınarak hareket eden değil de, sürüklenen, etki-tepki dışında bir politika geliştiremeyen bir Türkiye. Sokakta eylem olacak, dağda şehit verilecek, Türkiye kızacak ve ani reaksiyonlar, tepkiler gösterecek. Arzulanan budur."

Analitik Bakış: PKK'nın bu saldırılarla gerçekleştirmek istediği nedir?

* DTP İÇİN ÖCALAN'DAN BAŞKA SORUN YOKMUŞ GİBİ DAVRANIYOR

Doç. Dr. Sedat Laçiner: "PKK açısından hedefi, Öcalan'ı dışarı çıkartabilecek bir sonuca varabilmektir. Abdullah Öcalan'ın da bir tek hedefi vardır.Dışarı çıkabilmek. 'Güneydoğu'da bir yerde ev hapsinde olabilir' diyor. Bir anlamda kendisini, Barzani, Talabani gibi bir konuma sokmanın yolunu açmaya çalışıyor. Zaten Öcalan için 10.000 tane Kürt ölse de çok bir önemi yok. Onun derdi kendi geleceğidir.

Şöyle bir garip tablo da ortaya çıkıyor. Kürtçü siyaset yürütenler için, DTP için Öcalan'dan başka sorun yokmuş gibi garip bir tablo ortaya çıkıyor. Hiçbir şekilde Kürt kökenli insanların hakları üzerine odaklı değiller. Öcalan'ın hücresinin iki santim küçülmesi veyahut ta onun durumu, Kürtlerin durumundan çok daha önemli. DTP belki Türkiye'de Kürt kökenli vatandaşlarımızın devletle barışık yaşaması için en güzel şanstı.

Bir de bazı şeylerin kullanıldığını görüyoruz. Öcalan'ın yanına birilerinin gelmesini isteyen PKK idi DTP idi.Çok istedikleri bu olay gerçekleştikten sonraki tepkilerini provokasyon olarak değerlendirmek lazım.

Daha önce de DTP böyle bir girişimde bulundu. Öcalan'ın zehirlendiği iddiası ile ortaya çıktı. Ancak bunun doğru olmadığını Avrupa organları, bağımsız organlar teyit ettiler. Fakat o zaman da hassas bir dönemdi ve bu iş bir kampanya şeklinde yapılmıştı. Bugün de aynı şekilde ilgisiz bir konuda bir şeyler yapıyor. Bunun Öcalan ile bir ilgisi yok. Tamamı provokasyon maksatlı olarak kullanılıyor."

Analitik Bakış: DTP'nin süreç içerisindeki durumunu, nasıl konumlandırmak gerekir?

* DTP, PARTİNİN POLİTİKALARINA KARAR VERMİYOR

Doç. Dr. Sedat Laçiner: "Burada en büyük hayal kırıklığı, hükümetin açılım çalışmalarını da sekteye uğratan husus, DTP'nin tavrıdır. Devlet, DTP'yi bir partner olarak görmek istedi bu işte. Bir ortak olarak, birlikte hareket edebilir miyiz düşüncesinden hareket edildi. Ve o çerçevede de DTP böyle bir rolü oynayabileceğini hissettirmişti.

Hatırlarsanız Karayılan, Milliyet'te Hasan Cemal'e verdiği demeçte 'Muhatap İmralı olabilir, Kandil olabilir bunlar olmuyorsa da DTP olabilir' demişti. Yani ilkbaharda PKK tarafından bizzat verilen bir demeçti bu. Devlet burada DTP'yi muhatap seçti. Ve bunu da KCK operasyonları yoluyla olabildiğince PKK'dan ayrı bir aktör haline çevirmenin yolunu denedi. DTP'liler de böyle bir sürece çok sıcak yaklaştılar. Başbakanla görüşüp süreçten çok memnun olduklarını söylediler. Büyük bir fırsat olduğunu ifade ettiler.

Fakat ne olduysa bundan sonra oldu.Bana sorarsanız derin PKK devreye girdi. Ve DTP'lileri şöyle bir kenara çekip yüzünü gösterdi. Ve DTP içerisindeki KCK uzantıları, PKK uzantıları 'Muhatap biz değiliz, muhatap PKK'dır' açıklamalarını yerleştirdiler. Ve emin olunuz bu değişimden, pek çok DTP' linin haberi dahi yoktu. Hatta bugünkü sokak gösterilerini dahi şaşkınlıkla izleyen bazı DTP milletvekilleri, DTP yetkilileri dahi var.

Çünkü onlar aslında partinin politikalarına karar vermiyorlar. Bir irade geldi, DTP'yi esir aldı. Zaten onların bu irade ile savaşacak güçleri de yok. Şu anda PKK süreci esir almıştır. İşgal etmiştir. İnisiyatif geçici de olsa, terör örgütünün bu saldırılarına geçmiş durumdadır."

Analitik Bakış: Benzer örneklerin yaşanmaması için bundan sonra neler yapılmalı?

* TERÖRİST İLE MÜCADELE STRATEJİMİZİ YENİLEMEMİZ GEREKİR

Doç. Dr. Sedat Laçiner: "Hükümetin ben niyetinden şüphe ediyor değilim. Fakat bir işe yanlışlarla başlanırsa ondan sonra doğruyu tutturmak kolay olmuyor. Burada yapılması gereken siyasetle başlamak değildi. Hükümet zaten bir açılım yapıyor idi. Buna illa açılım demesine de gerek yoktu. Kürtçe televizyon, yer isimlerinin eski hallerine getirilmesi gibi bir bölüm açılması gibi buna benzer adımlar zaten atılıyor idi.

Hükümetin bunlara devam etmesi gerekirdi. İkincisi de, somut, elle tutulur verileri ortaya koyduktan, sonuçları almaya başladıktan sonra bunun üzerine siyasi adımlar inşa edersiniz. Burada ilk yapılması gereken de açıkçası terörist ile mücadele stratejisinde değişikliğe gidilmesi gerekir. Aksi takdirde, en son Tokat'ta olan pusular gibi pusu sayısında çok artış olur.

Teknoloji ile yeni organizasyon şekilleri ile sahaya hâkim olmazsanız, sahaya insan vücudu ile sahip olmaya çalışırsanız, yani alan hâkimiyetini insan vücudu ile yapmaya çalışırsanız, kaybınız çok fazla olur. Terörist ile mücadele stratejimizi yenilememiz gerekir. Ve teröriste karşı Türkiye'nin başarılı durumunu daha iyi bir konuma getirmesi gerekiyor.

* KÜRTÇÜ SİYASETİ YASAL ZEMİNE, ŞİDDETTEN ARINDIRARAK GETİRMEK GEREKİYOR

Üçüncü olarak ta ekonomide ve sosyal hayatta hükümetin attığı adımları daha birbirini destekler hale getirmesi gerekiyor. Ve bunu halka net bir şekilde anlatması gerekiyor. İşte bu zemin üzerine ancak siyasi bir adım atabilirsiniz. Ve meseleyi de sadece bir Kürt sorunu haline çevirmemek lazım. Burada yapılan mühim hatalardan birisi de sanki DTP tüm Kürtlerin temsilcisi imiş gibi yansıdı. Bunun bilerek ya da bilmeyerek yapıldığı kanaatindeyim.

Oysaki DTP tüm Kürtlerin temsilcisi değildir. Aldığı oy AK Parti'nin Kürt kökenli vatandaşlarından aldığı oydan kat be kat daha azdır. DTP birtakım Kürtçülerin temsilcisidir. Ve burada yapılması gereken şiddet temelli Kürtçü siyaseti yasal zemine şiddetten arındırarak getirmektir. Eğer DTP' yi Kürtlerin temsilcisi haline sokarsanız o da tutar, bütün kendisine açılan krediyi terör örgütüne aktarır. Böylece tüm Kürtler, Kürtçü imiş gibi algılanır.

Ve tüm Kürtçülerde şiddet merkezli bir yapılanmanın yani PKK'nın arkasındaymış gibi bir hava ortaya çıkar ki şu anda ortaya çıkan hava budur. Ayrıca bu kutuplaşmaya da yol açmıştır. Ekranlara çıkan, kamuoyu önüne çıkan tüm Kürtler DTP veya PKK sempatizanı algılamasına yol açmıştır.

Mesela AK Parti'nin içerisindeki Kürtler. Türkiye'nin en büyük Kürt partisi olduğuna göre en çok Kürt milletvekili barındıran partisi olduğuna göre bu insanlar neden çıkıp konuşmamaktadır? Şiddeti neden kınamamaktadır? Yepyeni stratejilerle ekibi tazeleyerek ve stratejiyi güçlendirerek yola devam etmek gerekmektedir. Ne eski Türkiye'ye döneriz, ne de şu anki mevcut stratejimizle açılıma devam edebiliriz. Gözden geçirmemiz lazım, bir es vermemiz lazım.

Bu taviz vermek, geriye dönmek anlamına gelmiyor. Hatalardan ders çıkarmak zorunluluğu var burada. En önemlisi de iletişimsizliğin olmasıdır. Sadece kamuoyunda değil devlet kademelerinde rol alması gereken kişiler de bu açılımı bilmiyorlar, anlamıyorlar. Kendilerine nasıl bir rol biçildiğinin farkında hiç değiller. Liste çok uzun ama bu mülakat içerisinde anlatabileceklerimiz tabii ki sınırlıdır. Şimdilik bununla yetinelim..." 

10 Aralık 2009, Perşembe 
Kaynak: Analitik Bakış

 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.