Haberin yayım tarihi
2009-12-02
Haberin bulunduğu kategoriler

EuroAcademic'ten İsviçe ve Lizbon Açıklaması

Son günlerde Avrupa'da önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Bu gelişmelerin doğru analiz edilmesi gerek Avrupalı Türkler gerekse tüm Avrupa'nın geleceği için çok mühimdir.

EuroAcademic EASC olarak İsviçre'de minarelerin yasaklanması ve AB'nin yeni anayasasının yürürlüğe girmesi konusunda görüşlerimizi dikkatlerinize sunuyoruz.

İsviçre'de Minarelerin yasaklanması;

İsviçre'de alınan bu kararı herşeyden önce temel insan haklarının ihlali olarak görmekteyiz. Bu görüşümüz, bizden bilgi talep eden ve görüş isteyen AB Parlamentosu İnsan Hakları Alt Komisyonu üyelerinden Lüksemburg milletvekili sayın Charles GOERENS'e bildirdirilmiştir.

Ancak bu gelişme herşeyden önce "AB dışında" bir gelişmedir. Hatırlatmalıyız ki İsviçre AB üyesi olmayan ve yine üyeliği benzer bir referandumla "istemeyen" bir ülkedir. Avrupa kıtasında bir ülke olmasına rağmen AB kültürünü paylaşmamaktadır. AB'nin ne oluşumunda ne de gelişiminde aktif pay sahibi değildir. Bu nedenle "İsviçre'de minare yapımının yasaklanması" konusunu AB ile özdeşleştirmek son derece yanlıştır. Bu yanlış Avrupa Birliği içinde gereksiz bir gerginlik ve AB'ye karşı yersiz bir suçlama doğurur. Çünkü AB bu kararın hiç bir aşamasında yer almamıştır. Konu AB dışında bir konudur.

Fakat Avrupa genelinde ortak bir sorun bu konudan ayrı düşünülemez. O da Avrupa'da yaşayan yabancıların kendi kültür ve varlıklarını korumak için yeterli demokratik varlığını oluşturamamış olmasıdır. Ne yazık ki Avrupadaki Türkler olarak bizler bu tür konularda tek ses olacak bir oluşumu gerçekleştiremediğimiz için "refleks"ten yoksun yaşamımıza devam etmekteyiz. Refleks ifadesinden kastımız AB ve ulusal kurumlarla iletişim halinde olmak ve bu iletişimi en doğru yöntem ve yapıyla sürdürmektir. Ancak bu sayede karar süreçlerinde söz sahibi olmamız mümkün olacaktır. Bu ya da benzer durumlarda daha sıkıntılı günler bizleri bekliyor olabilir. Demokratik zeminde kendi varlığımızı sürdürecek bir platformda buluşmadığımız sürece alınan kararlara seyirci kalmak dışında hiç bir etkinliğimiz olamaz.
Lizbon anlaşmasının yürürlüğe girmesi

Avrupa Birliği 27 üye ve 3 aday ülkesini etkileyecek yeni anlaşmayı kabulünün ardından 1 Aralık 2009 itibariyle yürürlüğe koymuştur. Bu anlaşma anayasası olmayan AB'nin anayasası niteliğindedir ve tüm yasalarının üzerindedir. Avrupa Birliği siyasi gelenek olarak kuruluş ve gelişiminde "Anlaşma" yöntemini benimsemiştir. Anayasa şeklindeki tek denemesi de Hollanda ve Fransa'nın vetosuyla gerçekleştirilememiş ve yerine en son yürürlükte olan "Nice" anlaşmasını revize ederek Lizbon Anlaşmasını oluşturmuştur.

Bu anlaşma ile AB belli başlı bazı hedefleri gerçekleştirmek istemektedir.

1-      AB'nin uluslararası alanda "tek ses" haline gelmesi ve bu sayede global bir aktör olmasının sağlanması

2-      AP'nin yetkilerini arttırarak ve milli meclisleri karar sürecine dahil ederek halk iredesinin AB kararlarına daha fazla yansımasıyla "daha demokratik bir AB"nin oluşturulması.

3-      AB üye ülkeleri arasında daha fazla koordinasyonun sağlanması, bu hedeflerin en belirgin olanlarıdır.

Bu yeni anlaşmanın tüm Avrupa ve özelde de Avrupalı Türkler ve Türkiye için hayırlı olmasını dileriz.
 
Avrupa Birliği konularında görüş, öneri ve sorularınız için aşağıdaki bilgilerden kurumumuza ulaşabilirsiniz.
 
Mustafa Ulusoy
Başkan


EuroAcademic - European Academic Studies Center  - Bruxelles
Office: Square de Meeus 37 – 1000 Bruxelles (AP Karşısı)
Tel: 00 32 2 791 75 65  - Faks: 00 32 2 791 79 00
www.euroacademic.org     -    info@euroacademic.org  
 

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.