Schaerbeek belediyesi huzur evini satıyor.

Bu günlerde bazı politikacı arkadaşlar gündeme Türklere yönelik bir huzur evi olunmasında çıkış yapıyorlar.

Bu konuyu tam 20 yıl önce gündeme getirmiştim.

2005'te İstanbul Dünya yaşlılık Kongresi'nde Belçika'dan 60 kişilik (içlerinde bir sürü tanıdık simalar bulunuyordu) bir heyetin başkanlığını etmiştim.

Kongre organizatörü Sn. Jeriantolog Doktor Kemal Aydın beyle konuyu görüşüp, daha sonra zamanın Başbakanı ve şu an Cumhurbaşkanımıza bir dosya sunmuştum. Kendisine ‘’Bizler NeoAvrupalı Türklerin artık Avrupa'da kaderimiz bağlıdır. Yaşlanan neslimize hizmetler sunmalıyız’’ diyerek bir huzur evinin artık şart olduğunu beyan etmiştim.

Bu projenin tüm yapıla bilinecek imkanların ve kaynakların hepsi dosyamda ve nasıl gerçekleşeceğinin yöntemi elimde bulunmaktadır. Hangi metodolojiyle yapılacağını iyi biliyorum. Tıpkı Nasreddin Hoca heykelini kabul ettirdiğim gibi. (benim için en basitlerden bir nebze proje) amma velakin hiçbir iştahım kalmadı.

Elimden gelen tüm çabaları gösterdim. Hep muhalefet partisinde olmam hasebiyle olsa da yine de bir sürü toplumsal konularda üstün başarılar elde ettim.

Bu duruma tüm Brüksel toplumu şahittir. Ama maalesef yaptıklarımım kaymağını hep basiretsizler yedi.

Artık toplumu kendi kaderine bırakıyorum. Siyaset arenasındaki oyalanmaları seyredip gülüp geçiyorum.

Gün gelir devran döner.

Birgün mutlaka bir İlahi adalet yerini bulur, unutmayalım.