Birol Ertan
Siyaset Bilimci
Yazıma başlamadan önce, okuyucuyu bir konuda uyarmak istiyorum. Bu yazıdaki KK virüsü, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının kaynağı olan virüstür. Ancak benim hatırlatmam, bu değildir. Yazıdaki KK kısaltması, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virüsü için yapılmıştır. KK kısaltması ile CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu kast etmediğimi baştan ifade etmek istiyorum.
***
Son günlerde CHP’de iç çekişmeler ve kopma söylentileri ile birlikte yeni bir döneme girilmiştir. CHP, sanki eski ateşli Kurultay süreçlerini özlemişe benziyor. Kurultay demişken, bu konuda sizlere bir eseri hatırlatmak istiyorum. Bu kitabın ismi, Kurultay Konuşmaları olup yazarı da Erdal İnönü’dür.
Yaşamımı sürdürebilmek amacıyla ülkede çalışma olanağı kalmayınca, yurt dışına çıkmak ve 10 yıldan çok ülke dışında çalışmak durumunda kalmıştım. Ülkeden ayrılmadan önce ise çok eğlenceli ve heyecanlı bir işim vardı. Genç yaşımda, Türk siyasetinin ve biliminin yüz akı olan merhum Erdal İnönü’nün Başbakanlık’taki Müşavirlerinden birisi olmuştum.
SHP’nin Demirel DYP’si ile koalisyon ortağı olduğu dönemde Tekirdağ eski milletvekili olan Güneş Gürseler’in Başdanışmanlığında Başbakanlıkta bir danışmanlar ekibiydik. Başbakanlıkta bir bürokrat olarak çalışsak da siyasi konulardan uzak kalmak mümkün değildi. Bunlardan birisi de meşhur CHP Kurultayları konusunda Genel Başkanımız Sayın Erdal İnönü’ye yardım etmekti. Bu süreçte merhum Erdal İnönü’ye başta Kurultay Konuşmaları olmak üzere birçok konuda yardımcı olmak şansını elde ettik. Bütün bunları anlatmamın nedeni, o meşhur Kurultay Konuşmalarını toplayıp Boyut Yayıncılık’tan editörlüğüm ile bir kitap çıkarmış olmamızdır. Kitabın baskısı kalmadığı için reklam yapmadığımın da anlaşılmasını isterim.
Editörlüğünü ve derleyiciliğini yaptığım Erdal İnönü’nün Kurultay Konuşmaları kitabı, bir döneme ışık tutması açısından çok anlamlı bir eserdir. Özellikle CHP’de son günlerde yaşanan iç çekişmelerin CHP’yi ateşli Kurultay mücadelelerinin yaşandığı o eski günlere yeniden götüreceği düşüncesindeyim. Bu açıdan, Erdal İnönü’nün Kurultay Konuşmaları’nın taraflara ve konuyu dışarıdan takip edenlere çok yararlı dersler sunacağı düşüncesindeyim.
***
Şimdi gelelim konumuz olan “CHP’de KK Virüsü” başlığımıza. Bir kez daha hatırlatayım ki, KK ile kast ettiğim, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu değil, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virüsüdür.
Son günlerde bir çıkmazın içine sürüklenen CHP, ülkenin tek parti iktidarına mahkum edildiği bir dönemde ana muhalefet olmanın ve solda tek parti kalmanın verdiği avantajı bir türlü kullanamadı. Uzun yıllar CHP’de Genel Başkanlık yapan Deniz Baykal’ın beceriksizliği ve elitist siyaset batağına saplanmış yetersiz kadroları, AKP iktidarı için bir şans yaratmıştır. Ne var ki, küresel bir operasyon ile Baykal’ın koltuğuna oturtulan Kemal Kılıçdaroğlu ile solda yeni bir umut yaratılmıştı. Ne yazık ki bu umut, Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderlik zafiyetleri ve –en basit ifadeyle- yöneticilik beceriksizlikleri nedeniyle yok olup gitmek üzeredir.
Ana muhalefet partisi olarak CHP, iktidardan rahatsız olan bütün kesimleri CHP çatısı altında toplayacağı yerde; partiyi kimliksiz, ideolojisiz ve vizyonsuz bir şekle sokarak yamalı bohça biçiminde eklemlenmiş bir yapıya dönüştürdü. Siyaseten tükenmiş bazı kadroları CHP’ye taşıyarak CHP’nin soldan uzaklaşmasına hız veren Kılıçdaroğlu ekibi, CHP’nin en büyük eksikliği olan Elit Siyaset batağına daha da saplanarak kent varoşlarından ve kasabalardan tamamen koptu ve ülke gündemini belirleyemeyen, iktidarın gündemi arkasından yürüyen, Ankara-TBMM merkezli bir siyaset tuzağına düşerek bütün ümitleri tüketti.
Bu noktadan sonra CHP, bırakınız iktidar alternatifi olmayı, yeteneksiz ve beceriksiz, daha da önemlisi elitist siyaset batağına saplanmış liderliği ve kadrolarıyla kendi içinde bile birlik oluşturamayacak bir noktaya sürüklenmiştir.
CHP’de KK Virüsleri
Peki, CHP’yi bu noktaya getiren nedir? Elbette, CHP’nin dışarıdan bünyesine taşıdığı sol olmayan kadrolardır. Ben bunlara, KK virüsü diyorum.
KK (Kırım Kongo Kanamalı Ateşi) virüsü, insana bulaştığında ölümcül sonuçlar doğuran ve kesin bir tedavisi ve aşısı bulunamamış, vücuda keneler yoluyla bulaşan bir hastalık kaynağıdır.
KK virüsü ile kısa bir bilgi hatırlatması yapalım. KK virüsü, kene ile temas edildiğinde bulaşır. Yani, hastalığın kaynağı, dışarıdan vücuda yapış(tırıl)mış olan kenelerdir. Kene ile temas edilmesinde hemen hastalık ortaya çıkmaz, (10 gün civarında) bir süre hastalıktan eser yoktur. Hastalığın belirtileri ise şunlardır: Ateş, kırıklık, baş ağrısı, halsizlik, aşırı duyarlılık, kollarda, bacaklarda ve sırtta şiddetli ağrı ve belirgin bir iştahsızlık, bazen kusma, karın ağrısı veya ishal. İlk günlerde yüz ve göğüste kırmızı nokta şeklinde kanama odakları ve gözlerde kızarıklık dikkati çeker. Gövde, eller ve ayaklar da morluklar oluşabilir. Mide-barsak ve idrar yollarından kanamalar olabilir. Zaman içinde ateş çıkar ve sonrasında düşmeye başlar. Ölüm olayları, hastalığın ikinci haftasından sonra görülmeye başlar (bakınız ; http://www.saglikekibi.com/deva/doktora-sor/kkk-kirim-kongo-kanamali-atesi-hastaligi.html#ixzz2JPH3z9qq ). Görüldüğü gibi, dışarıdan bünyeye keneler vasıtasıyla taşınan hastalık, bünyeyi ölüme kadar sürüklemektedir.
CHP, partiye dışarıdan taşıdığı ve partiyi kimliğinden ve ideolojisinden uzaklaştıran KK virüsleri yoluyla kanamalar yaşamaya ve ileride de parçalanma sürecine girmiş durumdadır. Ne yazık ki, CHP’ye bulaşan bu virüslerden kurtulmak da çok kolay görünmemektedir. Bu hastalığın aşısı ve ciddi bir tedavisi de bulunmamaktadır. CHP’ye dışarıdan yeni sol kadrolar taşınması gibi kan ürünleri ile takviye yapılabilir, ancak en iyi tedavinin keneyi bünyeden uzak tutmak olduğu açıktır. Bu keneler, CHP için AKP’den çok daha ciddi bir tehlike oluşturmaktadır.
CHP’ye önerim, bünyesine nüfuz etmiş olan KK virüslerinden bir an önce kurtularak CHP’nin vücut bütünlüğünü bozacak olan kenelerden uzak durmasıdır. Bizden hatırlatması ...