İzzet Dönmez Yazdı
HÜKÜMET, KUZEY IRAK KONUSUNDA HAVANDA SU MU DÖVÜYOR?/2:.
Cumhuriyet Tarihi boyunca, Kürt sorunu hep tabu olmuştur.
"Kürt" kelimesini kullanmak bile yasak oldu 90 yıl boyunca.
Koca koca Devlet yetkilileri dahi "Kürtler, dağ Türkleridir.
Karda yürürken, ayakları kart kurt diye ses çıkarınca, onlara Kürt denmiştir.
Aslında onlar da Türk`tür".
Dünya`dan bi haber aziz millet`imde "He ya, Adam doğru söyliir, Onlar dağ Türkleridir" diye tasdik buyurmuştur.
Koskoca General`in yalan söyleyecek hali yoktu ya.
Bu konuda Devletime çok kırgın ve öfkeliyim.
Cumhuriyet`in kurucusu Mustafa Kemal`in Kürt politikası, baştan aşağı palavradır maalesef.
Ve o politika çökmüştür.
Belki Mustafa Kemal, o politika`yı çaresizlikten gütmüştür.
Kendisinden sonra göreve gelen İsmet İnönü.
Kallavi Kürt.
O dahi bu soruna güvenlikçi politikalarla yaklaşmıştır.
1960 darbesinin lideri Cemal Gürsel, Kendisi de Kürt kökenli olmasına rağmen, Kürtler için, ağıza alınmayacak laflar etmiştir.
Kürt sorununu doğru okuyan tek siyasi lider, merhum Turgut Özal`dır.
Onun ünlü 2. değişim programı, tamamen Kürt sorununu barışçı yoldan çözmeye odaklıydı.
Ömrü vefa etmedi.
Türklerin Kürtlerle uzaktan yakından bir akrabalığı, benzerliği, hiçbir şekilde yoktur.
Türkler, Turani bir ırk`tır.
Mezapotamya`ya ve Anadolu`ya Orta Asya`dan akıp, gelmiştir.
Kürtler, Mezapotamya halkıdır.
Binlerce yıldır, bu coğrafya`da otantik bir halk olarak yaşarlar.
Bizim, Kürtlerle ilk tanışıklığımızın geçmişi 1200 yıldan fazladır.
Birlikteliğimizin geçmişi bin yıldan eskidir yani.
Abbasi Halifeliği döneminde, biz Türkler Mezepotamya`ya aktık.
Kerkük, Musul ve Erbil`de ki müşterek yaşantımızın geçmişi oralara varır.
Ciddi bir kavga etmeden, yüzlerce asır birlikte yaşadık.
1071 yılında, Selçuklu Hakan`ı Sultan Alparslan, Bizans`a savaş açtığında, emrinde 50 bin kişilik askeri güç vardı.
Bunun 20 bini Kürtlerden oluşan süvarilerdi.
Tarih kitapları, bunu böyle yazıyor.
Çünkü, Biz, Kürtler ile dindaştık.
Aynı iman ve ülküye sahiptik.
Hem İran`la savaşımızda, Hem Frenk milleti ile savaşımızda, Hemde Urus ile savaşımızda, Kürtler hep yanımızda oldu.
Tam 735 yıl Kürtlerle müttefik iken, aramızda hiçbir sorun yok iken, birden ne oldu da, Kürtler bize karşı ayaklandı?
Cevabı çok basit.
1789 Fransız ihtilal`inden sonra, yeryüzünde müthiş bir etnik milliyetçilik furyası başladı.
Sadece Osmanlı topraklarında değil, yeryüzünde bütün emperyal devletlerin topraklarında milliyetçi ayaklanmalar başladı.
Mesela, Osmanlı`nın o vakitler yüzölçümü yaklaşık 6 milyon kilometre kareydi.
İngiliz İmparatorluğu 36 milyon kilometre kareydi.
Yani Osmanlı`dam tam 6 kat daha geniş topraklara sahipti İngiltere.
Kala kala bir ada kaldı elinde.
O da 4 parça, bölündü, bölünecek.
İskoçya, Galler, Kuzey İrlanda ve İngiltere, en önce hangisi ayrılacak, sadece o merak ediliyor.
Kürtler içinde ayrılık rüzgarı üç nedenle ortaya çıktı.
Bir Fransız ihtilal`inin etkisi.
İki Osmanlı içindeki Türk kökenli aristokrasinin Türkçülük hevesleri.
Kürtler, öyle bilindiği gibi, sanıldığı gibi cahil topluluklar değil.
Onlarında içlerinde ciddi sayıda aydını var.
İstanbul`da da ciddi sayıda Kürt aydın var.
Kürtler, çok ciddi şekilde medrese eğitimi alıyor.
İstanbul`daki Kürt aydınlar, Türkçü hareketlenmeyi görünce, onlarda örgütlenmeye başladı.
Kürt Teali Cemiyeti, bunun için kuruldu.
Said-i Nursi dahi Kürtçü bir Osmanlı aydınıdır.
Hele Cumhuriyet kurulduktan sonra, ipler tamamen koptu.
Bin yıl boyunca, Kürdü Türk ile birleştiren, bütünleştiren, etle tırnak gibi yapan, din bağıydı.
Sen, Kürdün iman ettiği kitaba "Gökten, gaipten indirildiği varsayılan kitap" dedin.
Dedin mi?
Dedin.
Sen, Kürdün peygamberine "Arap uşağı" dedin.
Dedin mi?
Dedin.
Daha yüzlerce laf ettin.
Sen, gönülden olan bağı kopardın.
Sen, yeni bir bağ kurmak için, namlunun ucunu adres gösterdin.
Kürt`te bunu yemedi.
Hadise budur.
Üç, Kürtleri, bölgede ayrılıkçılığa iten çok önemli bir diğer nedende, bölgedeki petrole emperyallerin hevesidir...........
Kürtlere denmiştir ki; "Ver petrolü, Al bağımsızlığı".
Aynen bu söylenmiştir.
"Bağmsızlık" havucu, şimdi Kürtlerin önündedir.
Sen "Yeme onu" diyorsun, niçinini söylemiyorsun.
Yine namlunun ucunu gösteriyorsun.
Politika doğru mudur?
Bu yazı devam edecek.
Yazıların sonunda bağlayacağız.