Haberin yayım tarihi
2012-02-07
Haberin bulunduğu kategoriler

Anadilim, Türkçem, Geleceğim

UETD (Avrupalı Türk Demokratlar Birliği) geleceğimiz açısından büyük önem taşıyan bir etkiliğin gerçekleşmesine ev sahipliği yaptı. Köln’de genel merkez binasında düzenlenen “Anadilim Türkçem Geleceğim: Türkçe’nin Anadili Olarak Geleceği”konulu çalıştaya sivil kitle çatı kuruluşlarının temsilcileri, eğitimciler ve yazarlar katıldı.

UETD, DITIB, ATİB, IGMG ve VIKZ çatı kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan Çalıştay Yürütme Kurulu, çalıştay hakkında kapsamlı bilgi verdi. Toplantıda, “Türkçe’yi aile, cemiyet ve Avrupa’daki toplumsal hayatımızda nasıl canlı tutabilir ve yaşatabiliriz?”sorusuna cevap arandı. Türkçe’nin geleceği konusundaki görüşlerimi, yol haritasının belirlenmesine katkıda bulunmak gayesiyle sizlerle paylaşmak istiyorum.

ANA SORU(N)

Almanya’da yarım asırlık göç sürecini geride bırakırken kapsamlı bir durum değerlendirmesi yapmamız gerekiyor. Çünkü, geleceğimizin inşası bunu zorunlu kılıyor.

Hiç şüphesiz, bu ülkedeki varlığımızın, özellikle kültürel hayatımızın sürekliliği anadilimiz Türkçe’nin eğitim ve öğretimine bağlıdır. Eğer gelecek nesiller, Türkçe öğrenmeyi başaramazlarsa, neler olabileceğini hepimiz çok iyi biliyoruz: Tarihi köklerimizle, kök(en) kültürümüzle ve anavatanımız Türkiye ile bağları kesilecek; soydaşlarımızla aralarında anlaşamayacakları için dildaşlık duygusu da kalmayacaktır.

Aslında günümüzde, bunun işaretlerini görüyor ve geleceğimize ışık tutan örneklerle karşılaşıyoruz. Örneğin; Almanya, Belçika, Hollanda, Fransa, İlgiltere, Danimarka gibi farklı ülkelerde yaşayan üçüncü nesil Türk kökenli çocuklar biraraya geldiklerinde, ortak anadilleri Türkçe’de çok iyi konuşup anlaşamıyorlar. Her çocuk, yaşadığı ülkede konuşulan dil ile karışık bir Türkçe konuşuyor veya hiç Türkçe konuşamıyor. Üç nesil sonra geldiğimiz noktaya bir bakalım: Annenin anadili Türkçe, babanın anadili Türkçe ve çocuğun anadili ise Türkçe değil. Çünkü çocuk anadili olarak kabul edilen Türkçe’yi konuşamıyor veya konuşurken zorlanıyor.

Eğer üçüncü nesil karışık bir dil konuşuyorsa veya çok az Türkçe konuşabiliyorsa, acaba dördüncü, beşinci veya 15. nesil nasıl bir dil, daha doğrusu Türkçe’yi ne kadar konuşabilecek? İşte, ana soru(n) budur.

Almanya’da Türkçe’nin hangi konuma ge(tiri)ldiğini biliyor musunuz? Türkçe, artık “anadili” değil “köken dili”olarak tanımlanıyor ve bu yüzden okullarda da “anadili dersi”olarak değil, “yabancı dil”veya “seçmeli yabancı dil”dersi olarak öğretiliyor.

Şimdi, Türk kökenli öğrenciler, Türkçe dersi verilen çoğu okullarda anadillerini “yabancı dil”olarak öğrenebiliyorlar. Elbette, asıl hedef Türkçe’nin öğrenilmesi ve öğretilmesidir. Fakat, bu sürecin sadece pedagojik değil, ayrıca psikolojik boyutunu da düşünmek zorundayız.

ÖNERİLER

Ancak, Almanya’daki Türkçe eğitimi ve öğretimi hakkında yeterli bilgiye sahip olduğumuzu da söyleyemeyiz. Çünkü, hangi okullarda, hangi şartlarda Türkçe dersi verildiği, diğer kurum ve kuruluşlarda, cami ve derneklerde ne kadar Türkçe eğitimi ve öğretimi yapıldığı hakkında ayrıntılı bilgilere sahip değiliz.

Eğer anadilimiz Türkçe’nin unutulmasını istemiyorsak, bunun için söylemden artık eyleme geçmeli ve özellikle geleceğe yönelik önlemler almalıyız.

- Türkçe öğrenmek ve öğretmek isteyen herkesin yararlanabileceği bir “internet sitesi”hazırlamalı, “Almanya Türkçe Haritası”çıkarmalı ve “Türkçe Bilgi Bankası”oluşturmalıyız.

- Türkçe’nin yasal zeminde de kurumsallaşmasını sağlamak için girişimlerde bulunmalıyız.

- Türkçe’yi sevdirerek Türkçe bilinci oluşturmak gayesiyle “Türkçe Sevdalıları”veya “Türkçe Gönüllüleri”adı altında girişimler hayata geçirmeli ve yürütülen etkinliklere toplumun bütün kesimlerinin katılımını ve katkısını sağlamalıyız.

- Özellikle gençler tarafından konuşulan karışık dil (Türkçe ve Almanca: Türkmanca) konusunda neler yapabileceğimizi araştırmalıyız.

- Yeni yetişen nesillere Türkçe’nin sevdirilerek öğretilebilmesi için acilen ihtiyaç duyulan bütün pratik bilgileri derleyip “Türkçe’yi çocuğuma - sevdirerek nasıl öğretebilirim?”adı altında hizmete sunmalıyız. Bu çalışma, anadili konusunda duyarlı her anne ve babanın başvurabileceği ve ağırlıklı olarak pratik, yani çözüm odaklı bilgilerin yer aldığı bir özelliğe sahip olmalıdır.

Türkçe, sadece büyük bir geçmişi olan değil, aynı zamanda büyük bir geleceği de olan bir medeniyet dilidir. Bu açıdan, eğitim ve öğretimi sadece Türkçe konuşanlar için değil, medeniyetler ittifakı, dolayısıyla bütün insanlık için büyük bir kazanımdır.

Ali Kılıçarslan/ALMANYA

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.