Evlilik bağının kurulmasından önce, nişanlanma sözleşmesinin yapılması 6. yüzyıldan beri, Türklerde geçerli bir usuldür.
İslam Hukuku ile şu an yürürlükte olan Medeni Kanunu arasında nişanlanma konusundaki kurallar bakımından bir fark yoktur.
Evlilik akdinin bitmesinde olduğu gibi nişanın bozulması halinde nişanlıların da birbirlerinden tazminat istemeye hakları vardır.
Nişanlılardan biri haklı bir neden olmaksızın nişanı bozduğu takdirde veya onun yüzünden nişan bozulduğu takdirde, kusurlu olan taraf diğer nişanlıya uygun bir tazminat ödemek zorundadır.
Medeni Kanunda `Nişanlanma evlenme vaadiyle olur` denmektedir.
Nişanlanma herhangi bir şarta bağlanmamıştır, sözlü veya yazılı olabileceği gibi açık veya örtülü irade beyanlarıyla da meydana gelebilir.
Yasada (TMK. 119. m) nişanlılığın evlenmeye zorlamak için dava hakkı vermeyeceği, evlenmekten kaçınma hali için cayma veya cezai şart kabul edilmiş ise, bu cezai şart ve tazminatın tahsilinin istenemeyeceği, dava da açılamayacağı ödeme yapılmış ise ödemenin geri verilmesinin talep edilemeyeceği belirtilmektedir.
Başlık parasından söz edilmemiştir.
Yani başlık parası verilmişse geri istenemeyecektir.
Özetle; nişanın bozulmasından dolayı üç tür dava açılabilmektedir:
1. Maddi tazminat davası
2. Manevi tazminat davası
3. Hediyelerin geri verilmesi davası
Davaların açılma süresi, nişanın bozulduğu günden itibaren 1 YILDIR.
Bu süre içinde açılmayan davalar zamanaşımına uğrayacaktır.
Bir evlenme vaadinin nişanlanma sayılabilmesi için bazı şartların gerçekleşmesi gerekmektedir.
Bu şartları, `Kişiye ve Konuya Bağlı Şartlar` diye ikiye ayırabiliriz.
Kişiye Bağlı Şartlarda; kanun koyucu kişinin ayırt etme gücünü ve nişanlanma iradesinin sağlam olmasını arar.
Yasal temsilcinin rızası da gerekmektedir tam ehliyeti bulunmayanlarda.
Kesin bir evlenme engelinin varlığı ve ahlak ve adaba aykırılık ise "Konuya Bağlı Şartlar" altında değerlendirilir.
Göz önünde tutulması gereken hususlar şunlardır:
- Maddi tazminat davasında, davacının yaptığı harcamaları kanıtlaması istenecektir.
- Hediyelerin iadesi davasında, verilen hediyelerin cins ve niteliği ve değerleri gerektiğinde bilirkişiye tespit ettirilecek, hediyelerin alışılmışın dışında olan hediyelerden bulunup bulunmadığı da araştırılacaktır.
- Hediyelerin iadesi alışılmışın dışında olan hediyeler için geçerli bulunacaktır.
- Her üç dava türü de her türlü delille ispatlanabilir.
- Mahkemece göz önünde tutulacak en önemli husus;nişanın bozulması durumunda, davalı nişanlının kusurlu olup olmadığının tespitidir.
Av.Özlem Ağca