Haberin yayım tarihi
2009-12-22
Haberin bulunduğu kategoriler

Noel yol haritası, fanus ve Türkiye

Yavuz NUFEL

Türkiye neye benziyor
Neden her on yılda ihtilal oldu/ oluyor
Noel mi, ramazan mı Kurban mı?
İncil mi Kut'an-ı Kerim mi?
" Tanrıya giden Yol" haritası

 
 
25 yıldır bir başka türlü sallıyor/ çalkallıyorlar fanusumuzu… İçindeki sıvının içine 50 bin asker , polis şehitlerimizin yanı sıra günahsız, suçsuz insanlarımızın kanı karışmış durumda…
Hıristiyan Dünyası'nın en önemli, en kutsal bayramıdır Noel…

Günler öncesinden sokaklar süslendi, çam ağaçları oturma odalarındaki yerlerini aldı, rengarenk ışıklarla donandı,  hediye paketleri  çam ağaçlarının altına yerlerini aldı, merakla/heyecanla 25 Aralık akşamını bekliyor Hıristiyanlar…

Çam ağacı bizdeki (Türkiye) bazı özentilerin sandığı  gibi yılbaşı için süslenmiyor! 25/26 Aralık tarihlerinde kutlanan Noel Bayramı içindir…

Görevini tamamlayan çam ağaçları(!) 31 Aralık günü  mahallenin gençleri tarafından   büyük bir meydanda toplanır, havanın karamasıyla  yakılan devasa ateş etrafında yeni yılın ilk dakikaları beklenir…

Yirmi yıldır tanıdığım bir Hollandalı eski komşumun  en önem verdiği günlerdendir 25/26 Aralık tarihleri… Her pazar kiliseye gitmese de inanan  ve diğer inançlara saygılı, kurban ve ramazan bayramlarında beni tebrik etmeyi bunca yıldır ihmal etmeyen, unutmayan birisi…

Tanıştığımız ilk yıllarda çok tartıştık, o bildiği kadarı ile Hıristiyanlığı ben ise Müslümanlığı savundum… Bu tartışmamız iki yıl kadar sürdü. Şimdi dini konularda ne o bana ne de ben ona tek bir kelime söylemiyor, sadece bayramlarımızı kutluyoruz karşılıklı…

Tek iddiası; Kur'an-ı Kerim'i ve İncil mukayese ederek  okuduğu;  Kur'an-ı Kerim'deki bir çok ayetin İncil'den alınmış olmasıydı… İncil, Kur'an-ı Kerim'den altı yüz küsür sene önce indirildiğine için İncil'i rehber almalıydık "Tanrı'ya giden yol"da…

"İsa'dan sonraki ilk iki yüzyılda çok sayıda İncil  ortaya çıkmıştır. Başlangıçta bunların hangilerinin "kutsal" ve "kanonik" kabul edilmesi gerektiği konusunda bir görüş birliği yoktu.
Dört İncil olması gerektiğini savunan ilk belge M.S. 180 yılında Piskopos Irenaeus tarafından yazılmıştır. Dört  İncil konusunda Hıristiyanların bir görüş birliğine varması bu tarihten de daha ileride gerçekleşmiştir. M.S. 397'deki Üçüncü Kartaca Konsili, günümüzdeki haliyle Yeni Ahit'in onaylandığı ilk büyük Hıristiyan kuruludur"

Ansiklopedilerden derlediğim bu bilgilere bile itibar etmiyordu.

Yaz ayı gelmiş (1989), ilk kez araba ile Türkiye'ye  gitmenin heyecanı sarmıştı beni… 80'li yılların ilk yarısında birkaç kez Türkiye'ye gittiği için benden daha tecrübeli olan komşum, konaklayacağım yerleri, takip etmem gerekenı güzergahı tarif ediyordu… Kendisindeki Hollanda-Türkiye kara yolları haritasını bana vermesini söyledim…

Ya olur mu, bendeki on yıllık eski harita; yeni yollar yapılmıştır, sen git otomobil kurumundan hem yol sigortanı yaptır hem de son versiyon bir Avrupa yol haritası al, dedi…

Sigortamı yaptırmış haritamı günler öncesinden almıştım..  " Jan, seninle iki yıldır zaman zaman sohbet eder tartışırız… Dinle,Türkiye'ye giderken bile on yıllık haritaya eski, git yenisini al diyorsun; peki senin tabirinle "Tanrıya Giden Yol"da neden Kur'an-ı Kerim'i kabul etmiyorsun?" dedim…

O gün bugündür dini konularda ne o bana, ne de ben ona hiçbir şey söylemiyor, sormuyor, tartışmıyoruz… Fakat onların Noel, bizim ramazan ve kurban bayramlarımızda hediyeleşmeyi,  kutlamayı ihmal etmiyoruz…

Birkaç gün sonra kutlayacakları Noel için ona bir hediye aldım… Hediyem; Noel baba, sırtında hediye torbası, geyiklerin çektiği bir kızak, arka planda çam ağaçlarının bulunduğu heykelciklerden oluşan bir fanus..  İçi sıvı dolu bir fanusun zemin kısmı bembeyaz, karla kaplı gibi…

İşinin ehli satıcı elimde tuttuğum  fanusun içindeki manzaraya bön bön baktığımı görünce elimden aldı ve fanusu biraz salladı/ çalkaladı… Satıcının bu hareketiyle  zemindeki kar görüntüsü veren beyaz tortu,  zerrecikler halinde fanusun içine yayıldı ve kar yağışı/fırtınası görüntüsü oluştu içindeki güzellikler netliğini kaybetti…  Bir süre sonra beyaz zerrecikler tekrar dibe çöktü…

Ben evde  paketlerim siz zahmet etmeyin, dedim… İki gündür Noel Babalı fanus çalışma masamın  üstünde duruyordu…  Bir yandan haberleri izliyor bir yandan da zerrecikler dibe çöktükçe Jan'a aldığım fanusu sallıyordum... Birden elime ateş yapışmış gibi oldu...

Aklım erdiğinden beri, hatta ondan da geri Türkiye'deki siyasi gelişmeleri, yaşanan kargaşa olaylar  aldığım hediyeye ne kadar da benziyordu!...

Ne zaman zerrecikler dibe çökecek,fırtına dinecek olsa birileri tarafından fanus sallanıyor, ortalık toz duman olmuyor muydu ülkemde…

Her on yılda bir sallamış/ çalkalanmış…

1960: Fanus sallanır/ çalkalanır, yetmez  3 de devlet adamımız sallandırılır!…

1971: Fanus sallanır/ çalkalanır, yetmez 3 de genç sallandırılır!…

1980:Fanus öncekilerden daha kuvvetlice sallanır/ çalkalanır , yetmez onlarca kişi sallandırılır!...( Daha geniş bilgi için bkz 12 Eylül 1980 istatistikleri)
    
1997: Her on yılda bir sallanan çalkalanan fanus bu kez 17 yıl sonra  bir kez daha sallanır/ çalkalanır… Göz gözü görmez, şükürler olsun sallandırılan olmaz!

Ardından teknoljik, İnternet üzerinden , elektornik olarak sallama/ çalkalama girişimi…
Ve son yaşanan olaylara bakınca 25 yıl önce başlayan ve bugünlere gelen vahim durum …
25 yıldır bir başka türlü sallıyor/ çalkallıyorlar fanusumuzu…  İçindeki sıvının içine 50 bin asker , polis şehitlerimizin yanı sıra günahsız, suçsuz insanlarımızın kanı karışmış durumda…
Kan da olsa zamanla dibe çöker/çökmeli ama o zamana kadar  inşallah fanus düşüp kırılmaz…

Küpelik:
Sağ kulaklara:  Kanı kanla yumazlar, kanı su ile yurlar.
Sol kulaklara: Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış..







Yavuz Nufel/Hollanda

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.