Haberin yayım tarihi
2016-01-31
Haberin bulunduğu kategoriler

SERENAD

Gündoğdu Yıldırım Yazdı..

“Kafamda bir tuhaflık var” adlı Orhan Pamuk’un kitabının eleştirisini yapıp da Zülfü Livaneli’nin “Serenad’ adlı kitabının eleştirisini yapmamak olmazdı.

Son zamanlarda ünlü ya da çok satan yazarların kitaplarını okumaya öncelik verdim. Yaşar Kemal’in dört cilt üzerine yazdığı “Bir Ada Hikâyesi” de öncelik verdiğim ve okuduğum kitaplardan birisidir. Orhan Pamuk, Yaşar Kemal, Zülfü Livaneli ve diğerleri şeklinde gidiyor okuma çalışmalarım.

Ciddi anlamda ünlerine yakışır kitaplar yazmışlar. Ellerine, emeklerine sağlık. Hepsini de beğenerek okudum.

“Serenad” işlenen konu bakımından, anlatım tarzı olarak çok hoş bir edebi eser olmuş. Böyle kaliteli edebi eserlere ülkenin ihtiyacı var.

Ülkede güçlü kalemler yok denecek kadar az. O kadar çok kitap yazılmasına karşın, iyi eserler görmek mucize.

Zülfü Livaneli ile ilgi bir kaç köşe yazısı ele almış, edebiyatını, siyasete girişini eleştiri konusu yapmıştım. Zülfü Livaneli ile ilgili köşe yazıma ilgi gösterenler çok fazla olmuştu. Birkaç ünlü yazar tarafından yazdığım yazının eleştirisi yapılmıştı. Yazımın hem okuyucular hem de yazarlar tarafından ciddiye alınması beni çok mutlu etmişti. Koskoca yazarlar eleştiri amaçlı yazımın her cümlesi üzerinde durmuş, kendilerince kelimelerime anlam yüklemiş, eleştirmişlerdi yazdıklarımı.

Zülfü Livaneli sanatçı kimliği ile ünlenmiş, isim yapmış bir kişidir.

Edebiyatta boy göstermesi Çoğu kişide “acaba müzikteki başarıyı edebiyatta da gösterebilecek mi?” kaygısı hep var olmuştur. Müzik alanında çok büyük ün yapmış birisinin edebiyata girmesi, edebiyat alanında bende varım demesi, başarı göstermesi kolay değildir. Her şeyden önce sanatçıyı, önyargılarla dolu bir süreç kapıda beklemektedir.

Zülfü Livaneli’nin diğer kitaplarını okudum.

Beğendiğim ve beğenmediğim kitapları oldu. Kitaplarıyla ilgili beğendiğim veya beğenmediğim yerleri yazdım, çizdim. Zülfü Livaneli’nin edebiyat alanında çok başarılı eserler veremediğini yazdığım köşe yazımda ifade ettim. Hatta haddimi aşarak edebiyatı bırakıp müzik alanında çalışmalarına devam etmesi gerektiğini söyledim.

“Serenad” kitabı, Zülfü Livaneli’nin edebiyat alanında da ciddi işler yaptığını ve de yapabileceğini gösterdi. Sernad`ı o kadar güzel yazılmıştı ki, elimden bırakmak istemedim. Bir solukta okuyup, bitirdim.

Bir soykırım süreci bu kadar güzel anlatılabilirdi.

Yahudilerin acılarına anca bu kadar paydaş yapılabilirdi okuyucu.

Yazar aynı zamanda iyi bir eğitmendir de!

İçinde yaşadığı toplumu bilgilendirmek, bilgilendirirken de düşündürmek, empati yapma fikri uyandırmak, duyarlı, hoşgörülü ve insancıl yönlerini geliştirmek gibi görevleri de vardır.

Zülfü Livaneli romanda her şeyi en güzel şekilde anlatmış. Bilgi vermiş, topum kültürünü yansıtmış, gerçek tarihin ne olduğunu ortaya koymuş, aşkın yüceliğini göstermiş.

Serenad: Bir Alman profesörün, Yahudi kökenli eşine duyduğu aşkı dile getirdiği bir bestedir.

Profesörün ölümü ile kitap sonlanıyor.

Kitabın sonu okuyucunun da sonu oluyor. Her yanımızı bir suçluluk duygusu sarıyor. İnsanlığa karşı yeteri kadar duyarlı olmadığımızı yüzümüze vuruyor.

Herkesin okumasını tasfiye ediyorum. Zülfü Livaneli’yi de böyle bir eser yazdığından dolayı kutluyorum. Daha nice güzel eserler vermezini temenni ediyorum.

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.