GÜNDOĞDU YILDIRIM
Zaman, insanoğlu için en değerli şeylerden birisidir.
Ekmek gibi, su gibi, hava gibi,..
Zamanı kullanmak, zamana gereken değeri vermek, toplumların en çok kafa yorduğu konulardan birsidir.
Gelişmiş ülke ve toplumlar zamanı gerektiği gibi kullanır, zamana gereken özeni gösterir.
Şuan Kuzey yarım kürede yaz mevsimi yaşanmakta, insanlar tatillerinin keyfini çıkartmaktadırlar.
Böyle bir tatil sürecinde insanları gözlemledim. Özellikle ellili yaş ve üstü olanlar gün içinde "zamanı tüketmek" için çaba sarf etmekte, günü bir şekliyle bitirme, tüketme derdindeler. Bir şekliyle akşamı veya sabahı beklemekte; zamanı, geçmeyen dakika ve saatler olarak algılamaktalar.
İnsanlar, oyun salonlarını tıklım tıklım doldurup, çıldırmış gibi oyun oynamaktalar. Oyun bitişi ve günün bitişi ardından ertesi günü iple çekmekteler.
Sokaklar, parklar, pastaneler, cafeler insanlarla dolup taşmakta, saatlerce zamanı öldürmekteler.
Öğrenciler ve çocuklar "zamanı anlama" kavramından çok uzaktalar. Her alanda olduğu gibi zaman konusunda da tüketme üzerine kurulu bir yaşamı var oluş felsefesi haline getirmekteler.
Kadınların bu konuda ne kadar cömert ve zamana karşı kayıtsız olduğunu bilmeyen yoktur. Günlerinin büyük bir kısmını konuşarak geçirdiği, geri kalan kısmını ise televizyon ve diğer görsel ve işitsel araçlar karşısında zamanı tükettiğini istatistiksel veriler ortaya koyuyor. Toplumsal ve siyasi konularda kendilerini hep sürecin dışında gördüklerini, edilgen bir anlayışla olaylara baktıklarını, kendileri dahi itiraf etmektedirler.
Zamanın bitimi, insanın yok oluşuna giden sürecin adıdır. Yaşlanmak, büyümek, insanlığın korkulu rüyasıdır. Geçen zamanın ardından, "hayıflanmak" " tüh vah" çekmek, "vay be!" demek insana has sözlerdir. Hele belli yaş aralıklarına gelindiğinde, "bu kadar zaman nasıl geçti" denip, işi birazda mitsizimle süsleyip, "yalan dünya" denilip çaresizliği bir kabullenme noktasına getirende bizleriz.
Zamanın her dakika ve saniyesi çok önemlidir. Okumak, üretmek ve düşünmek en iyi değerlendirme şeklidir. Yaşamın hangi alanında olursak olalım, hangi meslek alanını seçersek seçelim mutlaka bir şeylerle uğraşmalı, günü en iyi şekilde, üreterek geçirmeliyiz.
Zaman israfı; su, elektrik, ekmek, vb israflardan daha önemlidir.
Geri kalmışlığın en belirgin özelli; o toplumun bireylerinin zaman israfıdır.
Kimsenin üretmediği, günün büyük bir kısmını boş geçirerek tüketmesi, toplumsal üretkenliğin en alt seviyelerde olduğunun göstergesidir.
Ülkede zamanın önemini algılatan bir çalışmanın acilen yapılması, toplumun duyarlı, insanların bilinçli hale getirilmesi gerekliliği görülmelidir.
Toplumlar; zamanı tüketerek değil, üreterek çağdaş, medeni bir toplum haline gelir.
Boşuna değildir; gelişmiş toplumların, her alanda zamanı verimli kullanması.
Tatilini yapmakta olan bir turisttin plajlarda elinde bir kitap veya gazete bulunması sanırım zamanın ne kadar değerli olduğunun en iyi göstergesidir, göstergesi olmalıdır.
Zamanı tüketen değil, zamanı en iyi şekilde değerlendiren bir toplum olmak dileğiyle;