Bilindiği gibi 14 Ekim 2012 tarihinde yapılan son yerel seçimler ülkenin kuzeyindeki Flaman Bölgesinde en belirgin özelliği bağımsızlıkçılık, Flaman milliyetçiliği olan «yabancı düşmanı» N-VA partisinin zaferiyle sonuçlandı.
Sözkonusu parti simgesel önemi yüksek Anvers belediyesi yönetimini sosyal demokrat sp.a’dan devraldı.
Koalisyon ortakları Hristiyan demokrat CD&V ile ultra liberal Open Vld.
***
Anvers tarihi, güzel, bir liman kenti.
Harika bir limanı, tren garı, tünelleri, hayvanat bahçesi, gelişmiş ve yaygın bir sanayii, müzeleri olan bir sanat kenti.
Anvers banliyösünde Flaman Bölgesinde yaşayan Türkiye kökenlilerden sorumlu bir TC Başkonsolosluğu mevcut.
Valon Bölgesi ile Brüksel Bölgesindekilerden TC Brüksel Başkansolosluğu sorumlu.
***
Anvers kent nüfusu 507.000, havza nüfusu 1.250.000...
2011 rakamlarıyla, işsizlik oranı % 13,26, ortalama yıllık gelir kişi başına 12.491 avro, yabancı oranı % 14,61...
Yabancıların çoğu eski Türkler, Fas kökenli araplar ve elmas ticareti ile iştigal eden Yahudiler...
Nüfusun % 20,45 i 0-17 yaş grubu, % 61,08 i 18-64 yaş grubu, % 18,47 si ise 65 yaş üstü...
***
Ben genelde Avrupalıların, özel olarak ta Belçikalıların, Flamanların ırkçı ve/veya yabancı düşmanı olduklarına inanmıyorum.
Olumsuz istisnalar kaideyi bozmaz ; bana hemen «dönerci» cinayetleri sonucunda yargılama süreci devam eden olaylardan bahsetmeyin...
«Irkçılık» denilen sosyolojik olgu, bilhassa ekonomik kriz ve işsizlik dönemlerinde temcit pilavı gibi ısıtılıp kullanılan bir siyaset mühendisliği ürünü...
Yani «böl ve yönet» yönetiminin uygulanmasından ibaret.
«Üstünlük duygusu»nun insani bir ihtiyaç olduğunu çok iyi bilen bazı uyanıklar yabancı kökenlileri kendi ülkelerinin işsiz ve yaşlılarına karşı kullanıyorlar...
Onlar da saf saf oyuna geliyor ve kolaycılığa kaçarak tehlikeli siyasi yapılanmalara destek ve oy veriyorlar...
Koyunun kendisini kesecek kasaba teşekkür etmesi gibi bir şey!
Bir anlık psikolojik rahatlama uğruna...
***
Anvers Belediyesi yeni yönetimi yine bir medyatik karar verdi...
Uygulamanın akibetini gerçekten merak ediyorum.
Yeni karar Anvers’e kaydolmak isteyen yabancılara «speedy pass» uygulaması getiriyor.
N-VA’lı Belediye Başkan yardımcısı bayan Liesbeth Homans günlük De Morgen gazetesine yaptığı açıklamada bu kararı «özellikle çalışan yabancıları düşünerek aldık» demiş!
Mesaj çok açık : Paralı yabancılar gelsin!
Başka bir «speedy» uygulamasını da 2010 yılında Berlin uçağına binmeden önce ilk kez duymuştum...
«Speedy boarding» diye anons yapıyorlardı ; İngilizce bilen oğluma anlamını sordum...
-Önce binmek için ek ödeme yapmak isteyenler sıraya girsin diyorlarmış...
Anvers Belediyesi de Anvers’te iş yapmak istiyorsan ve paran varsa öde, çabük kayıt edelim anlamına geliyor...
Yani herşey para...
Nasreddin Hoca’nın dediği gibi «Parayı veren düdüğü çalar» veya parayı veren Anvers’e hızlı kaydolur...
Bayan Homans ta durumu gizlemiyor zaten!
«Bu hassas bir dosya ama ben alternatif çözüm öneriyorum. Paramız az olduğundan gelir bulmamız lazım» diyor.
Aynı uygulama pasaport çıkartılırken de varmış ve prensip aynıymış...
BASF veya Bayer işletmelerinde çalışan aktif yabancılar için iyi bir şeymiş...
Komşu bölgelerden gelip Brüksel’de çalışan ve gelirlerinin vergisini kendi bölgelerinin maliyelerine yatıranlara ne demeli?
Flamanca bilmeyenler bu ek masrafa bir de tercüme masrafını eklemek durumunda...
Ee sistem azgın kapitalizm olunca etk anahtar para sanıyor insanlar...
Yakup Yurt ©
Umurbey, 04/08/2013