Haberin yayım tarihi
2011-12-14
Haberin bulunduğu kategoriler

Irkçılığı Kamçılayan Yorumlar.

 Liège’e özel bir sempatim vardır.

1967 yılında geldiğim Belçika’daki ilk yılımı orada geçirdim.

Yatılı okulunda kaldım ve Fransızca dilini orada öğrendim.

İçinden akan La Meuse nehri ve nehir üzerindeki köprüler yüzünden Kuzey’in Paris’i denilen bu şirin madenci ve sanayi şehrinin insanları neşeli, güler yüzlü, hoş sohbettir...

Kastamonulu Asım Usta’nın restoranında pilav üstü kuru fasulye kaşıkladım.

Batakhane otellerinde yattım.

Ve Liège’i çok sevdim...

***

Dün o güzelim Liège kentinin merkezinde çok elim bir olay yaşandı.

Sabıkalı, otuz üç yaşlarında, muhtemelen Arap kökenli, seyyar silah deposu bir saldırgan çevreye rastgele ateş açtı, el bombaları patlattı, birçok masum insanı hunharca öldürdü, birçok masumu yaraladı, toplumun genelinde psikolojik travma ve korku yarattı...

Sıcağı sıcağına tepkiler yağmaya başladı...

Yorumların  çoğu iyi niyetle, fakat düşünülmeden söylenmiş sözlerdi...

Kine kine katan, ırkçılığı kamçılayan türden...

***

Bu tür sözleri söyleyebilecek insanları iki gruba ayırıyorum ben : İyi niyetliler ve kötü niyetliler.

Kötü niyetliler ırkçılığı, yabancı düşmanlığını, Yahudi düşmanlığını, islamofobiyi meslek, yani siyaset, haline getirmiş olan fırsatçılar...

Kendilerine destek olan medya organları sayesinde sesleri çok çıkan zavallılar...

Kuzu postuna bürünmesini çok iyi bilen kurtlar...

Kanser gibi bir toplumsal hastalık...

Erken teşhis konulup zamanında önlem alınmazsa demokrasiyi yok edecek kadar tehlikeli ve ölümcül bir hastalık.

Bu tür militan hastalarla mücadele etmek her demokratım diyenin birincil görevi !

***

Benim kastım bunun dışında kalıp, iyi niyetle, farkında olmadan, ırkçıların ekmeğine yağ sürenler.

Her vahim olaydan sonra uluorta kolayı seçip yargıyı, yargıdaki gevşekliği eleştirenler...

Sanki işler diğer bütün alanlarda tıkırındaymış gibi...

Belçika’nın hapishanelerinde yer kalmadığı için Hollanda’dan hapishane kiralayıp yatılı okul talebesi gibi kendi mahkumlarını gönderdiği bir dönemde Belçika Adalet sistemine bu denli çullanmak en hafif tabiriyle insafsızlıktır...

***

Dünyanın her ülkesinde, her an, beklenmedik acı bir şiddet ve/veya terör olayı yaşanabilir.

Daha birkaç gün önce Topkapı Sarayı’nın bahçesinde yaşanan olayı kim tahmin edebilirdi ki ?

İçinde yaşadığımız toplum ve uygarlık modeli aşırı dozda şiddet içeriyor maalesef.

Özellikle ekonomik kriz dönemlerinde işsizlik, kötümserlik, mutsuzluk ve umutsuzluk yaygın.

Adliyelerde müthiş bir iş yükü var ve Brüksel’de ortalama yargılama süresi beş sene.

***

Masum insanların ölmesini vicdan sahibi hiç kimse kabullenemez elbette...

Ama bu yangına körükle gidilmesini gerektirmez.

Siyasetçilerin, toplumsal kanaat önderlerinin, sivil toplum kuruluşlarının, basının ve aydınların görevi toplumsal heyecanı mantık içinde kalarak yönetmektir.

Haksız ve kalleş silahlı saldırılar sadece Norveç veya ABD’de olmuyor.

Ölen masumların hepsi tesadüfen yanlış zamanda ve yanlış yerde bulunanlar, yani sen, ben, o, biz, erkek, kadın, yaşlı, genç, zengin, fakir, Belçikalı, göçmen, yabancı...

Kralımız, Kraliçemiz, Başbakanımız, Bakanlarımız, yerel seçilmişlerimiz, hepsi oradaydı ve görevlerini elden geldiğince yaptılar...

Milletin acısını paylaştılar, hafiflettiler...

***

Üzücü olan sosyal medya haber sitelerine bırakılan tiksindirici yorumlar.

Saldırganın kökeninden beslenen ırkçı söylemler.

Aptalca genellemeler.

Şartlı ve/veya erken tahliye sistemini kullanarak adli sisteme çullanmalar.

Toplumsal sorunlarımızı enine boyuna tartışalım.

Ama daha sonra, ilerde...

Ortam sakinleştikten sonra...

Birlikte dinleyelim bülbülleri...

Şimdi kargaları susturma zamanı...

 

Yakup Yurt (c)

Brüksel, 14 Aralık 2011

yurtyakup@gmail.com

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.