Almanya Federal Cumhuriyeti 357.021 km² yüzölçümü, 81,5 milyon nüfusu ile 16 eyaletten oluşan önemli bir ülke.
AB’nin en büyük nüfusa sahip ve en çok göçmen bulunduran üçüncü ülkesi.
1871 de Fransa-Prusya savaşı sonunda ulus-devlet oldu.
1949 da ikiye bölündü, 1990 da tekrar birleşti.
1993 te Doğu Almanya da AB üyesi oldu.
1919-1933 arası Weimar Cumhuriyeti’ni yaşamış, 1933-1945 arası Hitler nazizm dönemini yaşamış ve 2.ci Dünya Savaşı yenilgisini tatmıştır.
Dünyanın 3.cü büyük ekonomisi ve en çok ihracat yapan ülkesidir.
Ekonomik gücünden dolayı mağrur, yakın tarihinden ötürü kompleksli bir ulus Almanya...
Özellikle Batı’nın ve Doğu’nun tekrar birleşmesinden sonra başlayan kimlik bunalımından henüz çıkabilmiş değil...
***
17 Nisan günü Bavyera’nın başkenti Münih kentinde son derece medyatik bir yargılama başlayacak!
İlk cinayetten 13 yıl sonra.
Salonda iki bayan...
Biri sanık, diğeri 14 yaşında babasını cinayete kurban veren Türk asıllı bir Alman.
Birinin adı Beate Zschäpe, 37 yaşında, İenalı, aşırı sağcı NSU örgütü üyesi...
2000-2007 arasında sekizi Türk, biri Yunanlı ve bir Alman bayanın öldürülmelerinin hesabını verecek...
Türk asıllı Alman diğer bayan Semiya Şimşek babası Enver beyin niçin öldürüldüğünü anlamaya çalışacak.
9 Eylül 2000 tarihinde Nürnberg’te kamyoneti ile seyyar çiçekçilik yapan 14 yaşındaki Semiya’nın babası Enver bey...
Beata’nın yanında dört suç ortağı daha olacak...
Duruşmalar uzun sürebilir ve 2014 yılına sarkabilir...
Mahkemenin Türk medyasını duruşma salonuna almama kararı çok şükür Anayasa Mahkemesi’nden dönmüş...
***
Ortaya çıkacak sonucu hem çok merak ediyor, hem de hiç umursamıyorum...
Ya Alman Devleti özeleştiri yapacak, itirafta bulunacak, gücüm yetmedi, ciddiye almadım, mea culpa (suçlu benim) diyecek ve kamuoyu vicdanını rahatlatacak; ya da ikiyüzlü bir tavır sergileyecek ve ben elimden gelen herşeyi yaptım, ama engel olamadım diyecek ve Türk kökenli Almanlar başta olmak üzere bütün demokratların haklı tepkisiyle karşılaşacak.
***
Cinayet örgütünün başında 1998 de İena’da bir gençlik evinde bir araya gelen üç Doğu Alman genci var : Beata Zschäpe, Uwe Mundlos ve Uwe Böhnhardt.
Bir bayan, iki erkek.
Erkekler intihar etti.
Bayan karavanı ateşe verdi ve daha sonra teslim oldu...
Bu üçlü illegal, yeraltı, gizli bir örgüt kuruyor, on yıl süren serüvenleri boyunca silah temin ediyor, banka soyuyor, en az on kişiyi öldürüyor ve bu arada Zwickau’da oldukça rahat bir yaşam sürdürüyor ve hatta karavanla tatil bile yapıyorlar.
Sızdırılmış muhbirlerin bol olduğu bir ortamda rahat hareket ediyorlar.
Şikayetler ciddiye alınmıyor, soruşturma ilerlemiyor...
Polisin vardığı tek kesin sonuca göre öldürülen on kişiden dokuzu Çek malı Ceska marka aynı tabanca ile katledilmiş...
Birileri bu ırkçı cinayetlerin hesabını mutlaka verecek...
Çünkü insanlar ölseler de, bu satırların yazarı Adaletin ölmediğine hâlâ inanıyor...
Bu cinayetlerin Döner-Murde olmadığı, Almanya’ya ekmek parası için gelmiş göçmenlerin bazı sapık zihniyetlilerce kuş gibi avlanamayacakları, uygar ve demokratik bir toplum olmanın kolay olmadığı anlaşılacak.
Her sanayileşmiş, kalkınmış, zengin tüketim toplumunun uygar ve demokratik olmadığı bir kez daha anlaşılacak.
Batı toplumları adına ırkçılık denilen bu ‘genetik hastalığa’ bir çözüm bulmak zorundalar...
***
Alman Cumhuriyet Başsavcısı Harald Range durumun ortaya çıkması ile birlikte «Almanya bir tsunami yaşadı» diyor...
Halbuki ortaya çıkan gerçek en iyi yorumla kamusal becerisizlik ; en kötü yorumla ise aşırı sağa karşı pasif davranış ve hattâ suç ortaklığı!
Parlamento Araştırma Komisyonu Başkanı SPD’li Sebastian Edathy’e göre «bu (Almanların) toplumsal körlük, savaştan bu yana bizim en kötü başarısızlığı»
Federal Cinayet Ofisi BKA’nın tespitlerine göre Zwickau Üçlüsüne on yıl boyunca az veya çok yardım edenlerin listesinde 126 kişi bulunuyor...
***
Almanya’da doğmuş ve şu an Türkiye’de yaşayan Semiya Şimşek şöyle diyor : «Karar okunduğunda, bir tek şeyi anlayacağım : Almanlığımla gurur duyabilir miyim?»
İnşallah duyarsın sayın Şimşek.
Sen o duyguyu yaşadığında, ben de insanlığımla gurur duyacağım...
Yakup Yurt©
Brüksel, 15 Nisan 2013