28 Ağustos 1980,
Mehmet abim aradı, çabuk Nurten`i al gel...
Eski bir Dodge pikap vardı, hemen apar topar çıktık yola...
Eskişehir`de bizi bekliyorlar.
Muhtar sarı İhsan, abim yanında;
Muhtar açtı elindeki kütük defterini,
Taksi durağında duran bir taksinin bagajının üzerine serdi defteri,
Sen şuraya Zeki, çabuk dedi....
Sende şuraya kızım..atarken imzaları,
O arada taksi yürüdü, defteri zor kurtardık..!
Nurten hanım sordu; ‘’dayı ne oluyor’’?
Karı koca oldunuz kızım dedi...hayırlı olsun.
Bizimki Avrupa görmüş kız...;
Beklermiş, papaz nikahı gibi;
İyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta...
Evet mi, hayır mı ....anlarsınız ya...
Bizim hanım, filmde bir nikah sahnesi görsün, bir nikah merasimi olsun, hala anlatır..
33 yıl olmuş, dile kolay,
3 fidan dikmiştik,
Yetişip, meyveye doldular hamdolsun!
Merak ediyorum, acaba 33 yıl sonra da anlatır mı bizim hanım bunları ?
Valla kim ölür, kim kalır, Allah`ın bileceği iş..
Nasip olursa bir 33 yıl daha,
Karıkoca hikayesi , olur kocakarı hikayesi..!
Olsun ya ..her yaşın ayrı güzelliği var değil mi ?
Saç baş ağarsa da , omuzlar çökse de, mutlu olduktan sonra , ne önemi var ki..
Mutlu olmak, güzel yaşama sanatıymış..
Eee öyleyse güzel yaşayalım,
Hep beraber olsun,
Ömrünüz, ömrümüz güzel olsun....
Herkesin bir hikayesi vardır ya,
İşte bu hikayemiz, böyle saf, böyle temiz...
Beğendiyseniz paylaşın, yorum serbest..
Kalın sağlıcakla, iyi ki varsınız..
Zeki Yalçın/Belçika