Haberin yayım tarihi
2009-05-28
Haberin bulunduğu kategoriler

Öfkeli Adamlar..

Herkese tavsiye ediyorum Sidney Lumet'in "Twelve Angry Men – 12 Öfkeli Adam" filmini bulup izlesinler. Henry Fonda'nın başrolünü oynadığı 1957 yapımı bu siyah beyaz film beni oldukça etkiledi. Film, Latin kökenli bir gencin babasını taammüden öldürdüğü iddiasıyla yargılandığı bir davanın jüri odasında geçmektedir. Mahkeme idam cezası vermiş ve jüriden oy birliği ile bu kararı onaylamasını istemiştir. 12 jüri üyesinin 11'i de gencin katil olduğuna karar kılmış ve bu konuda sunulan kanıtların su götürmez olduğuna inanmıştır. Ancak bir jüri üyesinin şüpheleri vardır.

"Ya değilse…"

11 Jüri üyesi gencin idam kararını onaylayıp bir an önce evine gitmeyi hayal ederek oylamaya geçer. Ancak 12. jüri olan kahramanımız, oy vermeyince şaşkına dönerler. Kahramanımız şunu der, "bir insanın hayatı söz konusu, en azından olayları tartışmak için beş dakikamızı ayırmalıyız" Diğer jüri üyeleri sinirlenir ve "bütün kanıtlar ortada, tanıkların ifadeleri ortada, çocuk bir katil" diyerek tepki gösterirler. Kahramanımızın tek dayanak notası şudur; "Ya değilse?"

Jüri üyeleri, bu direnç karşısında pes eder ve davayı tartışmaya başlar. Kahramanımız önce delilleri çürütür… tek tek aklındakileri ortaya koydukça diğer jüri üyeleri de kararlarını sorgulamaya başlar… tek tek.

"Yanılmış olamazlar mı?"

Deliller çürütülmüştür belki ama tanıkların ifadeleri nettir. Tanıkların ikisi de gencin cinayeti işlediğini görmüştür. Kahramanımızın bu seferki dayanak noktası ise şudur; "Tanıklar yanılmış olamazlar mı?"

Kahramanımız, tanıkların yanılmış olabileceklerini de kanıtlar bir şekilde. Jüri üyeleri artık sanığın katil olduğundan emin değildir, bir tanesi hariç. Önyargılarının kurbanı olan, sanığın Latin kökenli olmasından dolayı "nasıl olsa katildir" diye baştan hüküm verdiğini kabul etmek zorunda kalan bir jüri üyesi. Sonunda o da, önyargısıyla yüzleşir, kararını değiştirir.

Bu filmi anlatmamdaki sebep, üçüncü taraflara seslenmektir aslında. Sadece Ermeni tarafını dinleyerek bir hükme varmaya çalışan o üçüncü taraflara. Ermeni diasporasının öfkeli adamları "bütün dünya kabul etti" şeklinde birtakım kararları dayattığında "acaba önyargılarımızla bir karara varmadan, karşı taraf ne diyor diye bir dinlesek mi?" şeklinde onları sorgulamaya teşvik edebilmek için.

Ermenilere yönelik herhangi bir resmi "soykırım" emrine dair kanıt sunulmadığı halde, 19. Yüzyılda Rus ressam tarafından yapılan tablolar, üzerinde oynanmış fotoğraflar kanıt diye sunuluyor, aksini savunanlara öfkeyle saldırılıyor. Ermeni propagandasına maruz kalan üçüncü tarafların şunu sorması lazım, "Türkiye'yi insanlığa karşı işlenen en ağır suçla itham etmeden önce, konuyu tüm yönleriyle araştırmak gerekmez mi?" Türkiye'nin, "arşivlerin açılması, Ortak Tarih Komisyonunun kurulması" önerisine "konuşulacak bir şey yok" diyerek tarihi gerçeklerle yüzleşmekten kaçan diasporanın öfkeli adamları, esasında kendi savlarına ne kadar güvendiklerini de ortaya koymuyorlar mı?






A C T U E L

Selim GÜRAY

selimguray@lactuel.be

Son Haberler

Hits: [srs_total_pageViews] Visitors: [srs_total_visitors]
Copyright © GUNDEM.be
Site içeriği ve dizaynın tüm hakları GÜNDEM.be websitesine aittir.
Kopyalamak ve izinsiz kullanmak kesinlikle yasaktır.