Öncelikle tüm dostlarımızın ve okurlarımızın yeni yılını kutlar, yeni yılda bol şans, sağlık ve başarılar dileriz.
Geçtiğimiz yılda yine büyük bir heyacanla sorumluluklarımızı yerine getirmeye çalıştık. Bu yıl ise daha büyük bir heyacan ve hizmet aşkı ile hem ailemize, kendi çevremize, dostlarımıza, arkadaşlarımıza ve tüm insanlığa faydalı bir yurttaş olmaya çalışacağız.
Bu konuda geçmişte yaptıklarımız, gelecekte yapacaklarımızın teminatıdır..
Bazen başarmak istediğimiz güzel şeylerde önümüze engel koyan, hak etmediğimiz eleştiriler, yorumlarlada karşılaşabiliyoruz. Bazen de Şeytan taşlamaktan programladığımız bazı projeleri gerçekleştirmede geciktiğimiz de oluyor.
Başarının temelinde elbette insan sevgisi bulunmaktadır. Biz insanları seviyoruz. Fakat sevgiden ve hoşgörüden uzak olan bazı arızalı yaratıklar hiç ummadık bir anda parazit yaratarak insanların akıllarını karıştırabiliyorlar.
Bu parazitlerin adı yok. Ne zaman nerede üzerine basacağınızda belli değil. Bir anda ortaya çıkıp etrafa koku yayabiliyorlar.
Burada anlatmak istediğimiz asıl hadise bazı insanların ruhlarına işlemiş olan sevgisizlik hastalığıdır. Bunların sayıları belki az, ama yaydıkları negatif dalga etkileyeici olabiliyor.
Nefret, hasislik, bencillik, kıskançlık inançsızlık, güvensizlik, korku gibi olumsuz duyguların tümünün temelinde olan hastalık noktası ise sevgisizliktir.
Nefret dolu insanın gözleri herşeye farklı bakar. Nefret dolu insanın yüzünü sert ve hırçın çizgiler çirkinleştirir. Nefret insanın ruhunu karartır.
Bir başka negatif duyugu şekli ise hasisliktir. Hasislik sevgisizlik ve bencilliğin gerçek ifadesidir. Hasis ve Bencil insan evrendeki her şeyi kendine hak görür ve kendinden başka hiç kimseyi sevmez..
Sevgisiz insan korkar; verirse sahip olduğu şeyler bitecek zanneder.
Bu kadar kötü bir ruh haline sabip bir insan aslında hasta olarak da görülebilir. Bu bazen Şizofreni olabilir, bazende Megalomani.. Çünkü Şizofreni, davranışı, düşünmeyi ve duyguyu çeşitli şekilde etkileyen, sıklıkla kronik, kalıcı bir ruhsal hastalığı gösteren psikiyatrik bir tanı, Megalomani ise büyüklük hezeyanı, kişinin kendisine gerçekle uyuşmayan üstün nitelikler yakıştırması ve başkalarından nefret etmesidir..
Bu tür vakaların sayısı Belçika'da artmaya başladı. Bunları her sektörde görebiliyoruz. Bazen bizlere de sırnaştıkları, yaptığımız güzel çalışmalarımızı karalamaya, dedikodu şeklinde gölgelemeye çalıştıklarını görüyoruz.
Fakat bizler çevremizdeki güzel dostlarımızdan aldığımız pozitif enerjinin gücüne inanıyoruz. Bugüne kadar hep sevgi ektik ve bugünde bu sevgi dünyasında yeşeren dayanışmanın meyvalarını yiyoruz.
Biz Yunus'a inanıyoruz. Mevlana dergahına yüz sürdük, Hacı Bektaş Veli'ye Pir dedik, Derviş dedik, kulak verdik..
Bizler insanları seviyoruz, Yaradan dan ötürü..
Sevgi dolu bir insan dünyaya nefretle bakabilir mi?
Seven her iyi şeyi kendine değil sevdiklerine yakıştırır. Sevgi dolu insanın gönlü zengindir, orada herkese yer vardır. Sevenin dünyası geniştir, ufku tüm güzelliklere açıktır. Sahip olduklarının zevkini alır, sevdiği insanlarla birlikte kullanır. Sahip olduğu her şey onda gerçek anlamını ve değerini bulur.
Bir insan sevdiği zaman olumsuzluklar yaşamından silinir. Sevgi dolu insanın yüzü nurludur ve yumuşacıktır. Çok güzel görünür. Sevgi hem yüzü hem ruhu aydınlatır. Her şey kalpten kalbe, elden ele, gözden göze akar.
Seven insan ise verdikçe bereketinin artacağına sahip olduğu şeylerin daha da çoğalacağına inanır.
İşte biz seviyoruz kardeşim. İnsanları, canlıları, kainatı, her şeyi seviyoruz. Gönlümüz bir dağ gibi geniş, bir sema gibi sonsuz.
Bizler bu yeni yılda bir çok güzellikleri okurlarımıza sunarken elbette sevgisizlik zehiri ile insanlara zarar vermek isteyenleri de teşhir etmeye devam edeceğiz.
Hak, Hukuk ve Adalet'in her şeyin üstünde geldiğini biliyoruz. Kendimiz için yapılmasını istemediğimizi başkasına asla reva görmedik, görmeyeceğiz.
Kısaca bizim dünyamızda yer almak isteyenlerden küçük bir ricamız var.
2008'de "Ne olur gönlünüzde nefrete yer bırakmayın, sevmeye çalışın"
