İzzet DÖNMEZ

Son yıllarda siyasi iktidara yakın gazete ve televizyonlara bir ad takıldı;

"Yandaş medya"

Valla bayağı da tuttu hani.

Siyasi iktidara azıcık yakın olan medya organları, hemen damgalanıyor;

"Yandaş"

Bu damgayı vuranlar ise meğer fondaş medya imiş.

Çorap söküğü gibi sökülüyorlar.

Muhalefete  yandaş medya'nın topunun sermaye kaynağı meçhul.

Muhalif televizyon kanallarının nerdeyse tamamı şaibeli ilişkilerle oluşturulmuş.

Kendileri birbirlerini ifşa ediyorlar.

Bizde şaşkınlıkla onları izliyoruz.

Muhalif gazetelerin en büyüğü olan Sözcü Gazetesinin patronu Burak Akbay, fetö'den aranıyor, yurtdışında kaçak.

Tele 1'in sermayesi çok tartışmalı.

Halk TV'nin yeni patronu hayli karanlık bir isim.

Fox TV'nin patronu Avustralyalı bir Yahudi.

Bu konularda yazacak o kadar şey var ki,

Hepsini  yazsam, bu sayfalara  sığmaz

Esas diyeceğim başka.

Her yandaş medya denende, benim aklıma hep Cumhuriyet'in ilk kuruluş yıllarındaki medya gelir.

Yandaş medyanın babası o yıllarda kurulmuş.

Milli Mücadele'nin  başlangıç  yıllarında İstanbul medyası, ağırlıklı olarak Milli Mücadeleye  hayli mesafeli.

Mustafa Kemal, devletin örtülü ödeneğinden resmen para aktararak, bazı kimselere matbaa kurdurur.

Anadolu Ajansı  kurulur.

Hakimiyet-i Milliye Gazetesi kurulur.

Başka gazetelerde kurulur.

Çok enteresandır ki,

O yıllarda matbaa ve gazete sahiplerinin nerdeyse tamamı Sabetayist Yahudi.

Cumhuriyet Gazetesi kurucusu Yunus Nadi Sabetayist  Yahudi.

Simavi ailesi Sabetayist Yahudi.

İpekçi ailesi Sabetayist Yahudi.

Karacan ailesi Sabetayist  Yahudi.

Yeniasır ve Sabah Gazetelerinin sahipleri Bilgin ailesi Sabetayist  Yahudi.

Bir zamanların ünlü gazetecisi Ahmet Emin Yalman  su katıksız Sabetayist Yahudi.

Çok enteresandır;

Nazlı Ilıcak anne tarafından Yahudi.

Yahudilikte anne tarafından geçer.

Baba tarafından Yahudi olunamaz.

Yine calibi dikkattir ki,

Bu gazetelerin tamamı yandaş.

Bunların tamamı Selanik  dönmesi,

Tamamı ne hikmetse yeni siyasi rejime yandaş.

Bu gizil ilişkiyi 60 yıldır çözebilmiş  değilim.

Yeni kurulan siyasi rejim, bu mevkutelerin sahiplerine Hazine-i Mestureden (Örtülü  ödenek) nakdi destekler verilmiş.

Yani tümü besleme.

Cumhuriyet Tarihi boyunca bizim matbuat hep besleme olmuştur.

Mayada beslemelik hep vardır.

Bizim cenahın çok sevdiği Necip Fazıl  dahi Başbakan Menderes örtülü ödenek avantalarını kesince, bir numaralı Menderes düşmanı olmuştur.

O çok şişirilen Nazım  Hikmet dahi aslında bir Polonya Yahudisidir.

Diğerlerini yazmayayım.

Meram anlaşılmıştır sanırım.

Yandaş medyacılık bizim genlerimizde var.

Bunu ilk ihdas eden bizzat Mustafa Kemal'dir.

Daha sondaki yıllarda da hep devam etmiştir.

Bu alışmış medya, iktidar tarafından yemlendikleri sürece, hiç sorun çıkmamıştır.

Yem borusu kesildiği an, iktidara karşı acımasız düşman olmuşlardır.

1950'de Nazım Hikmet dahi bir numaralı Demokrat Parti taraftarı idi.

Hazine-i Hassa kuruyunca, Necip Fazıl  dahil, hepsi birden Menderes düşmanı olmuşlardır.

Bizim medyamız, hiç namuslu bir medya olmamıştır.

Kalemler kiralıktır.

Avantalar  ballıdır.

Şimdide ortaya ABD'den yemli  bir medya çıktı.

ABD menşeli sözde bir vakıf, elbetteki CIA destekli bir vakıf, Türkiye'deki bazı sözde gazetecilere milyonlarca dolar akıtmış.

Bunların tamamının ortak bir özelliği var;

Güya bunlar solcu,

Güya bunlar muhalif,

Güya bunlar liberal değerlere inanıyorlar.

Bunların topu fetö muhibbi, PKK yalakası.

Topu devlet ve millet düşmanı.

Aynı şey yıllardır  Kıbrıs'ta da dikkatimi  çekiyor.

Kıbrıs'ın nüfusu nedir ki?

Kıbrıs'ta dünya kadar gazete var.

Hepsi aynı vakıflar tarafından besleniyor.

Hepsi Türkiye ve Türk düşmanı.

Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında beslenen Sabetayist Yahudi medyasının bu millete verdiği zararı yüz yıl daha geçse, izale etmek mümkün değildir.

Buraya bir mim koyun.

Bu konuda diyeceğim başka şeylerde var.