Pek çok dostumun bildiği gibi, yaklaşık üç hafta önce en yakınlarımdan birini, canım babamı kaybettim.
İnsanın kendisine bu kadar yakın hissettiği birini kaybetmesinin ne kadar acı bir şey olduğunu ben de yaşadım.
Hani insanın içi yanar ya, içi kan ağlar, iste benim de şu an içim fena yanıyor diyebilirim.
Düşünüyorum da, yıllardır yaşadıklarım bir film gibi, bir rüya gibi, simdi her şey sadece bir anı.
Her canlı mutlaka ölecek, bunun aksini iddia eden çıkmaz, ama bazı insanlar zaten yasarken de ölüdür.
Ve de bazı insanlar hiç ölmez.
Nasıl diyeceksiniz ?
“İnsanlara faydası olmayanları ölülerden sayın gitsin” demiş Hz Ali...
İnsanlara faydalı olmak...
Bunun o kadar çok yolu var ki.
İnsan vardır etrafa pozitif enerji saçar, gülüşüyle, duruşuyla, güzel sözleriyle, şakalarıyla, pratik zekâsıyla ve insanlığıyla zaten sevilir.
İnsan vardır, okumuştur, bilgilidir, zengindir, zararsızdır ama ruhen cimri olduğu için kimseye de faydası yoktur.
İşte vay o ikinci gruptakilerin haline..
İnsanlara faydalı olmak için kişinin önce kendisine faydası olması, kendisini geliştirmesi gerekiyor. Kendisini bile aydınlatamayan bir lamba etrafını aydınlatabilir mi?
Ya da karanlıkta ay ışığının güzelliğini görmemek mümkün mü?
Siyasete daha bu yıl ilk adımını atmış, yeni bir siyasetçi ve siyasal bilimler öğrencisi olarak konuyu belki yine ayni yere çekmiş gibi olacağım ama, bazı konular toplumumuz için gerçekten önemli, ve bilinmesi gerekiyor.
Son günlerdeki izlenimlerime göre Belçika 2014 seçimlerine hazırlıklar daha şimdiden başlamış durumda.
Sanki burnuma secim hazırlıkları kokusu geliyor da diyebilirim.
Ne diyelim, bize, vatana, millete hayırlı olsun demek düşüyor.
Facebook’taki partimle ilgili küçük bir bildiriden sonra o kadar çok mesaj aldım ki, anlatamam.
Bir çok kişi “dik duruşunuzdan dolayı sizi tebrik ediyoruz”, diye mesajlar gönderirken, bazı siyasetçi arkadaşların da bana “seni su partide daha iyi görüyoruz”, ya da “falanca partiye geçsene” gibi sözleri ne kadar tuhafıma gidiyor anlatamam.
Bırakın da, hangi partiye geçeceğimi ya da, nereden nasıl devam edeceğime ben karar vereyim.
Amaç hizmetse insan nereye giderse gitsin o hizmeti zaten verir.
Hem ameller niyetlere göre değil midir?
Aslında herkes ne ekerse onu biçer.
Bazı insanları ya da değerleri kaybeden kendisi kaybeder.
İnsan olan, insanca yasayan ve insanca ölen, arkasında güzel anılar bırakan kazanır.
Hayatta en güzel dil sevgi dilidir deriz, ama yazık ki, çoğumuz onu konuşmasını bilmiyoruz.
İnsan bilmediği bir dili nasıl konuşabilir ki?
Öyleyse önce sevginin ne olduğunu çok iyi bilmemiz gerekiyor.
Sevgiyle doğan, sevginin ne olduğunu bilen çocuklar bütün dilleri kolay öğrenir.
O halde önce sevmeyi, sevilmeyi ve sevdirmeyi öğrenelim.
Önce kendimiz sevelim, sevilelim, sevdirelim..
Birgul KAPAKLIKAYA
Brüksel, 17-02-2013